İslam’ın Evrenselliği
İnsanoğlu neyi seyrederse işitirse tasavvuru ona göre şekillenir. Bu konu bilimsel bir gerçektir. İnsanoğlunu diğer yaratılmışlardan ayıran konular arasında en başta “İlliyet bağı kurabilme yeteneği” gelir ki Rabbimiz tarafından ruhla şereflenen beşere verilmiştir.
Bu sayede görme ve işitmenin bir üst boyutuna geçebiliyoruz ve tasavvurlarımızı inşa edip dile ve yazıya dökebiliyoruz. (beyan kabiliyeti) yıllarca bize tanıtılan müslüman kimliği bu gerçekten yola çıkılarak oluşturuldu. “Bilinçli ya da bilinçsiz” medyanın gücü sayesinde seyrettiğimiz ve işittiğimiz tüm olaylarda “maalesef, müslüman kimliği” çoğu kez aşağılandı.
Kendi çektiğimiz yerli filimler de dahi “Cami İmamlarımız” çoğunlukla alaya alınabilir tiplemeler olmuştur. Kısaca medya aracılığıyla (tüm organlarıyla) zihinler de “bir tür müslüman kimliği” oluşturulmuştur. İnsanları belli bir odak noktasında birleştirmek isterseniz sürekli tekrarlanan ve hatırlatılan karelerde tekrar tekrar aynı konuları pişirip taşırmanız yeterlidir. Kur’an’a yeni yeni dönüş yapan bir neslin ferdi olarak “müslüman’ın ahlakının güzelliğini ve evrensel kucaklayıcılığını” anlamam tabiî ki uzun sürmedi. Bir müslüman asla haksız yere cana kıyamaz. Başkasının malına, ırzına, namusuna göz koyamaz. Kitabımızda “kırmızı çizgiler” en ince ayrıntılarıyla çizilmiştir. Araştırdığınızda, tüm kitaplarda da (Tevrat, İncil) durum aynıdır, değişmez. Allah’ın Sünnetinde bir değişme yoktur. Nuh’a ne vahiy edilmişse diğer Nebilere ve son Nebimize de o vahiy edilmiştir. Biz insanlar geçici menfaatlerimiz uğruna saldırganlaşıp gasp edici olabiliyoruz. Hasetçinin hasedinden Allah’a sığınmak gerekir. Onda olmasın bende olsun, benim ki benim, senin ki de, onun ki de benim mantığı…
Allah böylelerinin şerrinden bizi korusun! “Bir kişinin kasten canına kıyan bir toplumu öldürmüş demektir. Ya da bir kişiyi kurtaran bir toplumu kurtarmış demektir. Kısasa kısas tavsiye edilirken cana can, dişe diş, buruna burun… Asla fazlası bir karşılık değil! Hatta bağışlamanın üstünlüğü de tavsiye edilirken, anladım ki “Kur’an ayetlerinin” üstü örtülmeden bir Müslüman’a suç işletemezsiniz. Evrensel barış, Kur’an ayetlerinin etrafında toplanmakla mümkün olur. Kur’an okudukça sadece kendinizle uğraşırsınız başkasıyla değil. Kendini düzelten fertlerden oluşmuş bir topluluk ne muhteşem bir topluluk olur. Herkesin yürüyen birer Kur’an olması ve Kur’an ayetleriyle ahlaklanması dileği ile…
Mürüvvet Çalışkan’ın kaleme aldığı bu yazı, Fıtrat Haber sitesinde 3.11.2016 tarihinde yayımlanmıştır.