HAYALCİLİKTEN GELEN STRES

Hayal ruhun gözüdür. İnsan gözle görmeyip, elle tutamadığı şeyleri hayaliyle yaşar. Mantıklı hayal, beynin jimnastiği sayılır. Bir şeyi hayal etmek ona sahip olmaktan daha tatlıdır. Ulaşıl­mayan şeyler her zaman güzelliklerini muhafaza ederler.

Mesela: Çocuklar oyuncakların özlemini çeker, eline geçirdiği zaman da etrafını karıştırmaya, söküp dağıtmaya başlarlar. Çünkü ele geçen hiçbir şey hayal­deki değerini taşımaz.

Büyük çınarların bir tohumda gizli olduğu gibi başarılı insanların yaptığı büyük çalışmala­rın başlangıcı da bir hayal tohumunda gizlidir. Büyük hayal kuranlar, hiç olmazsa küçük işlere başlama cesaretini gösterirler.

Hayal, karanlıkta bir kibrit alevi gibi insanın içini aydınlatır. Hayali büyük olan insanların mahcubiyeti de pek üzücü olur. Hayal bir nevi resim sanatı gibidir. Ancak onda ne silgi ne de kalem bulunur. O kü­çük beyinler içinde cereyan eden kocaman bir demettir. Varlığı hissedilir ama mevcudu gözle görülüp, elle tutulmaz.

İnsanlar kendi iç dünyalarında bir şeyi hayal ettikleri zaman, onun kendilerine mahsus olduğunu zan­nederler. Hâlbuki hayal edilen her şey Allah’ın (c.c.) bilgisi dâhilindedir. Konu ile ilgili ayet şöyle­dir:

“Gaybın anahtarları yalnızca Allah’ın katın­dadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bil­mesin. Yerin karanlıklarında da hiçbir tane, hiçbir yaş, hiçbir kuru şey yoktur ki apaçık bir kitapta (Allah’ın bilgisi dâhilinde, Levh-i Mah­fuz’da) olmasın.” buyrulmaktadır.[1]

Yani İnsan hayalinden geçen her şey, Yüce Allah’ın (c.c.) bilgisi dâhilindedir. Hiçbir şey ondan gizli değildir. İnsanoğlu kötü şeyleri hayal ettiği zaman, onu uygulamaya koymadığı tak­dirde günaha girmiş sayılmaz. Ama samimi ola­rak hayırlı bir şey hayal ederse, ondan dolayı kendi­sine sevap verilir. Gözle görülmeyen ortamla il­gili olarak ne düşünülürse düşünülsün, O Allah’ın (c.c.) bilgisi dâhilindedir. Bu durum aşağıdaki âyet-i kerimede şöyle belirtilmektedir.

“Sözünüzü ister gizleyin, ister açığa vurun; bilin ki O, kalplerin içindekini bilmektedir.” buyrulmuştur.[2]

Allah (c.c.) meydana gelen bütün olayları bilir. Fakat hayal edilen şeyin uygulamaya konulması için insanı zorlamaz.

Netice olarak diyebiliriz ki;

Ayetlerde her şey açık olarak bildirilmiştir. Hayal âleminde cereyan eden şey müspet, menfi, açık ve gizli, her ne ile ilgili olursa olsun, onların tamamı Allah’ın (c.c.) bilgisi dahilindedir. Onun için hayal âle­minde bile olsa, Allah’a (c.c) karşı utanılacak şeylerin düşünülmemesi gerekir.

Hayal etmeyen insanın başarısı da olmaz ancak her şeyin ortası iyi, çoğu zarar olduğu gibi aşırı hayalcilik de insanı mutluluktan uzaklaştırır. Hayal ettiği şeye muvaf­fak olamayan insanlar, aşağılık duygusuna kapılırlar. Bu da stresli bir hayatın başlamasına sebep olur. Çünkü hayal aklın sesini duymaz onun mantığı da yoktur. Onun için gerçekleşmesi mümkün ol­mayan şeylerin, hayalî olarak tasarımını yapmak insanı ümitsizliğe düşürür. Ümidin kesildiği yerde de stres başlar.

Emekli Müftü Ali Kara’nın kaleme aldığı bu yazı, Fıtrat Haber sitesinde 2.4.2018 tarihinde yayımlanmıştır.

________________________

[1] En’am Sûresi, 6/59

[2] Mülk Sûresi, 67/13