ÖRNEK VE TAKLİT ARASINDA İNCE BİR KIRILMA VARDIR!

Andolsun, sizin için, Allah’ı ve ahiret gününü umanlar ve Allah’ı çokça zikredenler için Allah’ın Resûlü’nde güzel bir örnek vardır. (Ahzap 21)

Kur’an’la inşa olduğumuzda yani sırat-ı müstakim üzere bildirilen emir ve yasakları içselleştirdiğimizde; Hz. Muhammed’i (as.) örnek almış oluruz. Bu bağlamdan yola çıkarak  örnek almakla taklit etmeyi değerlendirelim. Taklit küçük çocukların öğrenme metodudur. Çocuklarda soyutlama becerisi gelişmediği için ebeveynlerini (bakım veren herkesi) şekilsel olarak taklit ederler.

Çocuklar taklit ederken neyi, neden, niçin yaptıklarının farkında değildirler.

Taklitte şekilsellik baz alınır. Tıpkı kılık, kıyafet, davranış, konuşma tarzı,  jest ve mimiklerin taklit edilmesi gibi….

Taklit başlangıçta çocukların eğitilmesinde işe yarayan bir süreçtir.

Çocuklar büyüdükçe neyi, neden, niçin yaptıklarını anlamak için çok soru sorarlar.

Bu yüzden ebeveylerin donanımlı olmaları çok önemlidir. Çocukluktaki öğrenme  süreci anlamayla devam edebilsin. Öğrenme bir süreçtir. Taklidi imandan tahkiki imana geçmek de bir süreç  işidir. Ayrıca öğrenme bireysel bir faliyettir. Bir başkası bizim yerimize öğrenemez.

Elçimize 23 senede vahy indikçe, vahyi içselleştirdiği ve hayatında uyguladığı için  bize örnektir. Bu durum her birimizin vahiyle inşa olacağımızın delildir. Kur’an’la inşa olan kişi iç güdümlü dindarlık yaşar. İç güdümlü dindarlık da dini yaşam tarzı başlı başına bir amaçtır. Kişi “Allah ne demişse o”  dediğinde, kendi içsel motivasyonuyla, kendi kararıyla emir ve yasaklara boyun eğer. Allah’ın emir ve yasaklarına boyun eğildiğinde ise kişi kendisini değişime zorlar, içten gelen yönelimle dinini yaşar. Zuhruf 44. ayette iç güdümlü dindarlığın önemi hatırlatılmaktadır diyebiliriz. Ayetleri içselleştirip amel ettik mi boyutunda teker teker hesaba çekileceğiz. Dış güdümlü dindarlık ise  iç güdümlü dindarlıktan farklıdır.  Dış güdümlü dindarlara göre din amaç değil araçtır. İstenilen hedeflere ulaşmak için dini araç olarak kullanılır. Dış güdümlü dindarlar makam, mevki peşinde koştukları için dinin temel değerlerini arzu ve isteklerine göre değiştirirler. (Bknz. Furkan 25/43). Allah ile iletişimleri de (namaz ve dua) fayda ve pazarlık üzerine kuruludur.

Oysa fıtrata uygun olan, dini içselleştirerek yaşamaktır. Yoksa kişi kendisine yabancılaşır. Çocuklarımıza güzel örnek olmak istiyorsak iç güdümlü dindar olmamız şarttır. Çocuklar taklit ederek öğrenmeye başlarlar dedik. Bu bağlamda örnek alınacak olmamız bizi düşündürmelidir. Nasıl bir dindar olduğumuzu sorgulamamız gerekir. İç güdümlü dindar mıyız? Dış güdümlü dindar mıyız? Kur’an-ı Kerim’i içselleştirip yaşadığımızda ancak iç güdümlü dindar olabiliriz.

Kısaca Elçimiz gibi “yürüyen birer Kur’an” olabilmek için dinimizi içselleştirip yaşamamız gerekir. Bu sayede sırat-ı müstakimde olduğumuzu iddia edebiliriz. Bu Kur’an, en doğru olanı gösterir. İyi işler yapan müminlere, kendileri için büyük bir ödül olduğunu müjdeler. (İsra 17/9)

Mürüvvet ÇALIŞKAN