KUR’AN’A GÖRE DÜNYA GÜNEŞ İLİŞKİSİ

Yeryüzünün güneş, ay ve yıldızlar gibi feleğinde (yörüngesinde) yüzdüğü, hareket ettiği, ilk kez 1838 yılında Friedrich Wilhelm Bessel tarafından, Kuğu Takım Yıldızında yer alan CYGNİ 61 yıldızının 0.000087 derece (0.314 yay saniye), 1 derecenin 0.8/10000’i (bir derecenin on binde 0.8’i yani 1 derecenin on binde 1’i dahi değil) yıl boyunca konumunda maksimum fark tespit edilmesiyle ispatlanmıştır. [1]

Bahse konu gök bilimci, bu farkı tespit edememiş olsaydı, yeryüzünün yıl boyunca zerrece hareket etmediğini kabul etmek zorunda kalacaktı. Bessel, matematik diliyle iddia etmiştir ki;

  • Yeryüzünün yıl boyunca hareket ettiğine dair, 1 derecenin 1/10000’i (on binde biri) dahi delil elde edemedim.
  • Sabit, zerrece hareket etmeyen yeryüzü saatinin yıl boyunca hata yaptığına dair, 1 derecenin 1/10000’i (on binde biri) dahi delil elde edemedim.
  • Yeryüzünün bir yıl zaman zarfında hareket ettiğine dair; bahse konu yıldızın konumunda, 1 saniyenin 1/46’sı (kırk altıda biri) kadar sürede, açısal olarak her ne kadar yer değiştiriyorsa, o miktarda açı derecesi dahi fark tespit edemedim. Çünkü CYGNİ 61 yıldızı 24 saatte 360.986 derece, 1 saatte 15.04108 derece, 1 dakikada 0.25068 derece, 1 saniyede 0.004178 derece ve 1 saniyenin 1/46’sı (1 saniyenin kırk altıda biri) kadar sürede 0.000090 derece yani 0.000087 dereceden daha fazla yer değiştirir.
  • Yetişkin bir insanın saç teli kalınlığı 70 – 90 mikron arasındadır. 92 metre çapında ve 289 metre (289 milyon mikron) uzunluğundaki sabit yeryüzü saatinin çemberine bitişik vaziyette, 70 mikron kalınlığında yaklaşık 4 milyon 129 bin adet saç telini dizip hayal edilemez hassasiyette bir saat tasarlayalım. Güneşi ve bahse konu yıldızı aynı anda üzerinde hareket ettirmeye başlayalım. Güneş 1 saniyede 47.79 adet saç telini, CYGNİ 61 yıldızı ise 1 saniyede 47.92 adet saç telini geride bırakacak şekilde hareket edecekler. Güneş 365 tur attığında yıldız 366 tur atacak. Bu sabit yeryüzü saati yıl boyunca maksimum 0.000087 derece hata yaptığına göre; Bir tek saç teli derecesinde hata yapmıyor, daha az miktarda hata yapıyor demektir. Bessel, bu saatin hatasız çalıştığını itiraf etmiş olsaydı, yeryüzünün zerrece hareket etmediğini de itiraf etmiş olacaktı. 1838 yılında böylesine hayal edilemez hassasiyetteki bir saatin hatalı çalıştığını ve bu sebeple saatin çemberinin hareket etmesi gerektiğini iddia eden kimse, saçmalamakta çıtayı erişilmesi hayal dahi edilemeyecek bir yüksekliğe koymuş olur.

Peki bu gökbilimci nasıl olur da, yeryüzünün zerrece hareket etmediğini tarif ederken aynı zamanda yeryüzünün hareket ettiğini ispatlamış oluyor? Konuyu bir örnekle anlamaya çalışalım. Çok zengin bir ağa, kahyasının, dürüstlüğünden dolayı kendisinden daha fazla itibar görmesini çekemez. Adamlarının ellerine davullar verip sokak sokak gezdirerek, kahyanın ambardan iki santigram buğday çaldığını duyurur. Halk iki santigram buğday ne demektir merak etmez. Ağa malını çaldırmadığı için zengin olmuş işte diye inanırlar. Kahya da ambardan iki santigram buğday eksilmiş mi diye mahsülü tartıp kendisini temize çıkaramaz. Çünkü bahse konu miktar yarım buğday tanesine tekabül etmektedir. Ağa 1 kg buğdayım eksildi deseydi, kahya belki de kendini temize çıkarmayı deneyebilirdi. Ağa, kahyaya iftira atmak isterken aynı zamanda bir tek buğdayının eksilmediğini de itiraf etmiştir. Dolayısıyla popüler bilim insanları da, yeryüzünün hareket ettiğine dair manipülasyon denerlerken, yeryüzünün ne denli sabit. hareketsiz olduğunu itiraf etmişlerdir.

Bugün ülkemizdeki ya da dünyanın herhangi bir yerindeki rasathanelerde görevli hangi gökbilimci, iki yüz yıl önce başarıldığı iddia edilen hesaplamayı tekrar edebilir! Yıldızları gözlemleyerek yeryüzünün hareket ettiğine dair kanıt elde edebilir! Popüler bilim bu noktada kanıt elde etme görevini rasathanelerdeki sabitlenmiş teleskopların başındaki gözlemcilerden alarak, onlara göre 16 kez daha hızlı açısal konum değiştirdiği iddia edilen uzaydaki teleskoplara havale etmiştir.

Bilim hesap edilebilir olmalıdır. Hesabın doğrulanıp yanlışlanabilir olması gerekir. Bu açıdan yukarıdaki izahlarımızı mahkemeye götürür isek; mahkeme başkanının yeryüzünün 1 yıl zaman zarfında hareket etmediğine karar vermesi zorunludur. Aksi halde a şahsının %99.99 çocuğun babası olduğuna dair adli tıp raporuna bakıp, çocuğun babasının a şahsı olmadığı %0.01 ihtimalle kanıtlandı şeklinde karar verebilmesi gerekir. Hasılı yeryüzünün güneşin etrafında hareket ettiğine dair iddianın, zerrece matematiksel altyapısı yoktur. Bu iddia matematiksel yani bilimsel değildir.

Yeryüzü hareket ediyorsa yıl boyunca konumu en fazla değişmesi gereken yıldız, 4.24 ışık yılı uzakta olduğu iddia edilen Proxima Centauri’dir. Bu yıldızın konumu yıl boyunca maksimum 0.000213 derece değişiyor olmalıdır. 1 saniyede konumu yukarıda işaret edildiği üzere, 0.004178 derece değişiyorsa, 1 saniyenin 19’da 1’i kadar sürede 0.000219 derece değişir. Yani konumu en fazla değişmesi gereken yıldızın, yıl boyunca 1 saniyenin 1/19’unda (on dokuzda birinde) her ne kadar açısı değişiyorsa o miktarda dahi açısında değişiklik bulamazsın diye iddia edilmektedir. Sabit yeryüzü saati üzerinde, güneşe karşı pozisyonu en fazla bozulması gereken yıldızı güneşle birlikte hareket ettirelim.

Bu defa saatimizin çapı 37.6 metre ve çemberinin uzunluğu yaklaşık 118 metre (118 milyon mikron). Bu çembere bitişik vaziyette 1 milyon 687 bin 655 adet 70 mikron kalınlığında saç telini diziyoruz. Güneşi 365 kez tam tur döndürürken, bahse konu en yakın yıldızı 366 kez tam tur döndürücez. Güneş 1 saniyede 19.53 adet saç telini geride bırakacak şekilde hareket ederken, Proxima Centauri yıldızı 1 saniyede 19.58 adet saç telini geride bırakacak şekilde hareket edecektir. Güneş ile bu yıldızın birbirlerine karşı pozisyonu, sabit, zerrece hareket etmeyen yeryüzü saati üstünde, yıl boyunca maksimum 1 tek saç teli miktarınca dahi bozulmamaktadır. En yakın yıldızın 4.24 ışık yılı mesafede olduğunun iddia ediliyor olması bu hesabı yapmamıza imkan sağlamaktadır. Popüler bilim sabit zerrece hareket etmeyen yeryüzünden gökyüzü incelenirse, maksimum sapmanın bu saatte gerçekleşeceğini iddia etmektedir. Akıl ve vicdan, bu saatin fazlası ile hatasız çalıştığını kabul edecektir. Bu saatin muazzam şekilde hatasız çalıştığı anlaşıldığında, saatin kadranının yıl boyunca yıldızın karşısında, 90 derece istikametinde 150 milyon km yer değiştirmiş olamayacağı da idrak edilmiş olacaktır. Bu saat hatasız çalışıyor demek, yeryüzü herhangi bir yörüngede hareket etmiyor demektir. Konu hakkında daha detaylı bilgi edinmek isteyenler makalemizi inceleyebilirler.[2]

Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de güneşin ayın ve yıldızların feleklerinde (yörüngelerinde) yüzdüğü defalarca kez haber verilmektedir.

Allah cc. Yasin Suresi 38. Ayet-i Kerimesi’nde  “Güneş ise kendine ayrılmış yolda akıp gider. İşte bu, güçlü ve bilgili olan Allah’ın koyduğu ölçüdür” diye buyurmaktadır. Gökyüzüne baktığımızda güneşe dair gözlemlediğimiz harekete, güneşin yer değiştirmesinin sebep olduğunu anlarız.

Yasin Suresi 40. Ayet-i Kerimesi’nde “Güneş ayı yakalayamaz. Gece, gündüzü geçemez. Her biri farklı bir yörüngede yüzüp gider” diye buyurmaktadır. Güneş ile ayın gözlemlediğimiz hareketleri arasında paralellik kurulurken, bu hareketlerle gece gündüz oluşumunun ilgisi olduğunu anlıyoruz.

Bakara Suresi 258. Ayet-i Kerimesi’nde “Allah bir krallık vermiş diye, İbrahim’e karşı Sahibi (Rabbi) hakkında delil getireni, gözünde canlandırmadın mı? İbrahim, ‘Yaşatan ve öldüren benim Sahibimdir (Rabbimdir)’ dediğinde o, ‘bende yaşatırım,ben de öldürürüm!’ dedi. İbrahim, ‘Allah, güneşi doğudan getirir, sen de batıdan getirir!’ deyince, ayetleri görmezlikten gelen o kişi dondu kaldı. Allah, yanlışlar içinde olan bir topluluğu yola getirmez” diye buyurmaktadır. Allah güneşi doğudan getiriyorsa, yeryüzünün kendi ekseninde dönmesine gerek yoktur. Bize doğru her ne getirilirse, hareket eden de odur. Bizim hareket etmemize gerek yoktur.

Rad Suresi 2. Ayet-i Kerime’sinde “Allah, gökleri görünür bir direk olmadan yükseltmiştir. Sonra arşa geçmiş, güneş ve ayı düzenlemiştir. Her biri, belli bir süreye kadar akar gider. İşi çekip çeviren ve bu ayetleri açıklayan O’dur. Belki Rabbinizle yüzleşme konusunda kesin kanaate varırsınız” diye buyurmaktadır.

İbrahim Suresi 33. Ayet-i Kerime’sinde “Yörüngelerinde hiç durmadan yürüyen güneşi ve ayı hizmetinize vermiştir. Geceyle gündüzü de hizmetinize vermiştir” diye buyurmaktadır. Hizmetimize verilmiş güneş ve ayın etrafımızda hareket ettiğini anlıyoruz. Hizmetçi durur da hizmet edilen etrafında hareket eder mi?

Lokman Suresi 29. Ayet-i Kerimesi’nde “Görmez misin Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneşi ve ayı hizmete sokmuştur; her biri belirlenmiş eceline kadar akar gider. Allah yaptığınız her şeyin iç yüzünü bilir” diye buyurmaktadır

Fatır Suresi 13. Ayet-i Kerimesi’nde “Allah, geceyi gündüzün içine sokar, gündüzü de gecenin içine sokar. Güneşi ve ayı da hizmete koymuştur. Bunların her biri belli bir süreye kadar, yörüngesinde akar gider. İşte bunları yapan Rabbiniz Allah’tır. Yetki O’ndadır O’nunla aranıza koyup yardıma çağırdıklarınız, bir çekirdek zarına bile hükmedemezler” diye buyurmaktadır.

Kehf Suresi 17. Ayet-i Kerimesi’nde “Onlar mağaranın geniş yerindeydiler. Güneş doğunca bakarsın ki mağaralarının sağından yüzlerine vuruyor, battığı sırada sol taraftan yalayıp geçiyor. İşte bu, Allah’ın ayetlerindendir. Allah kimi yola gelmiş sayarsa doğru yolda olan odur. Kimi de sapık sayarsa onu doğruya ulaştıracak bir dost bulamazsın” diye buyurmaktadır.

Enbiya Suresi 33. Ayet-i Kerime’sinde “Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O’dur. Her biri bir yörüngede yüzmektedirler” diye buyurmaktadır. Gece gündüz ve güneşle ayın yüzmekte oldukları yörüngeleri birlikte zikredildiğinden, anlıyoruz ki, güneşin yörüngesi, gece gündüzle alakalıdır. Dolayısıyla, güneşe dair gözlemlediğimiz hareket, yeryüzünün kendi eksenindeki dönüşüyle ilgili değildir.

Ankebut Suresi 61. Ayet-i Kerimesi’nde “Bunlara, ‘Gökleri ve yeri yaratan, Güneş’i ve Ay’ı hizmete sokan kimdir?’ diye sorsan kesinlikle Allah’tır derler. Öyleyse nereden o yalana sarılıyorlar?” diye buyurmaktadır.

Zümer Suresi 5. Ayet-i Kerime’sinde “Gökleri ve yeri gerçek varlıklar olarak yaratmıştır. Geceyi gündüzün üstüne, gündüzü de gecenin üstüne sarar. Güneşi ve ayı hizmete sokmuştur. Her biri, belli bir süre içinde akıp gider. Bilesin ki O üstündür, çok bağışlayıcıdır” diye buyurmaktadır.

Kur’an-ı Kerim’de, güneşin yörüngesinde yüzmesinin, sabahtan akşama kadar şahit olduğumuz hareketi olduğu ve bu hareketin, gece gündüzle ilgili olduğu apaçık şekilde defarca zikredilmiştir. YERYÜZÜNÜN DE BİR FELEKTE YÜZDÜĞÜ BİR KEZ DAHİ ZİKREDİLMEMİŞTİR.

Bu noktada yeryüzünün de bir felekte (yörüngede) yüzmesine Neml Suresi 88. Ayet-i Kerime delil olarak ortaya sürülmektedir. Allah cc. Neml Suresi 87-88-89. Ayet-i Kerimelerde “Sura üfleneceği gün, Allah’ın güven verdikleri dışında yerde ve göklerde kim varsa korkudan kaskatı kesilecek, hepsi başlarını kaldıramayacak halde gelirler. Dağları görürsün de hareketsiz olduklarını sanırsın. Aslında onlar, bulutlar gibi yürümektedirler. Bu, herşeyi sağlam yapan Allah’ın işidir. O, yaptığınız her şeyin içyüzünü bilir. Kim güzel iş yapmış olarak gelirse, daha güzelini bulur. Onlar o gün, korkudan emin olurlar” diye buyurmaktadır. Bu ayetlerde kıyametten bahsedildiği aşikardır. Emin olamayanlar Kehf Suresi 47. Ayet-i Kerime’ye müracat edebilirler.

Popüler bilimin iddialarının matematiksel altyapısı olduğu zannedilerek, günümüzde Kur’an-ı Kerim’in yeryüzü ve gökyüzü tarifi tamamen görmezden gelinmektedir. Mübarek kitabımız, popüler bilimin iddialarıyla çelişirse, insan sözü olduğu zannedilir yanılgısıyla buna tevessül edilmektedir. Halbuki Kur’an-ı Kerim’de çağları aşan ilahi bilgiyle, nerede yaşadığımız, apaçık şekilde tarif edilirken, milyarlarca yıl önceden ve milyarlarca yıl sonradan haber verme hadsizliğinde bulunan, bilim insanı elbisesi giydirilmiş kimselerin cehaletleri ya da kasıtlı olarak yalan söyledikleri ifşa edilmektedir.

Toparlamak gerekirse; yıldızların güneşe göre yılın ¼’ü kadar zamanda 90 derece ve 1 yılın tamamında 360 derece fazladan hareket ettiğinin gözlenmesi, yeryüzünün 1 yıl zaman zarfında zerrece hareket etmediği manasına gelir. 1838 yılına kadar, yılın ¼’ü geçtiğinde, yıldızlarla güneş arasında 90 derece dışında bir fark oluştuğu yönünde itiraz edilememiştir. Galileo mahkemeye, yeryüzünün hareket ettiğine dair bu yönde bir itiraz sunamayınca, mahkemede özür dilemek zorunda kalmıştır. 1838 yılından itibaren yaptıklarını iddia ettikleri ölçümlerle, popüler bilim adına, sabit yeryüzü saatinde bulduklarını iddia ettikleri hata şudur. İlk olarak Bessel, CYGNİ 61 yıldızının, güneşe yılın ¼’ü geçtiğinde 90 derece değil, 89.999913 derece fark attığını, dolayısıyla bahse konu yıldızın, 10.3 ışık yılı uzağımızda olduğunu, bugün saat: 12.00.00’da tepe açıya gelen yıldızın, yılın ¼’ü geçtiğinde saat: 06.00.00’da değil, 06.00.00.021’de tepe açıya geldiğini iddia etmiştir. 0.314 yay saniye açı derecesinde fark bulduğunu iddia etmesi bu sonucu zorunlu kılar.

Yani 1838 yılında Bessel, CYGNİ 61 yıldızı saat: 06.00.00’da tepe açıya gelmiş olsaydı, yeryüzünün zerrece hareket etmediğini söylerdim ama 06.00.00’yı 1 saniyenin 21/1000’i (binde yirmi biri) geçince tepe açıya geldiği için, yeryüzünün hareket ettiğine emin oldum diye iddia etmiştir. Bugünkü teknolojiyle aynı yıldızın 11.4 ışık yılı ötede olduğunu, dolayısıyla 06.00.00.019’da tepe açıya geldiğini iddia eden popüler bilim çevreleri, yaklaşık 200 yıl önce Bessel’in, 1 saniyenin 1/500’ü (beş yüzde biri) hassasiyetinde ölçüm yapabilmiş bir kahin olduğunu iddia etmektedirler.

Peki gökyüzü incelendiğinde, yeryüzünün hareket ettiğine dair bulunan en net delil bu mudur? Güneşe en yakın yıldızın açısında maksimum açısal fark bulunmalıdır. Çünkü en yakın yıldıza baktığımızda açısal sapma da en yüksek orana ulaşmış olmalıdır. Otobüsle yolculuk ederken dikkatinizi çekmiştir; yolun kenarındaki ağaçlar açısal olarak hızla hareket edip görüş alanımızdan çıkarken, uzaktaki ağaçlar dakikalarca görüş alanımızı terk etmez. Her iki ağaca göre de, 90 derece istikametinde, km cinsinden kat ettiğimiz mesafe aynı iken, açısal olarak konumlarındaki değişim miktarları farklıdır. Yolun kenarındaki ağaç, otobüse yakınlığına binaen, açısal olarak daha fazla yer değiştirir. Bu sebepten sabit yeryüzü saatinde maksimum açısal hatayı, güneşe en yakın yıldızda ararız. Popüler bilim çevreleri, yıl boyunca, sabit zerrece hareket etmeyen yeryüzü saati üzerinde, en fazla hata yapması gereken en yakın yıldızın açısında, 1 saniyenin 19’da 1’i (on dokuzda biri) kadar dahi hata bulunamayacağını iddia etmektedirler. En yakın yıldızın, 4.24 ışık yılı uzakta olduğunu iddia ettiklerine göre; yılın ¼’ü geçince güneşle arasında oluşan fark, 90 derece değil, 89.999787 derece olmalıdır. Bugün saat 12.00.00’da tepe açıya gelen yıldız, yılın ¼’ü geçince 06.00.00’da değil de 06.00.00.051’de tepe açıya gelmiş olmalıdır. Sabit zerrece hareket etmeyen yeryüzü üzerinde deveran edip duran gökyüzü saatinde bulunduğu iddia edilen maksimum hata, 1 yıl zaman zarfında 1 saniyenin 51/1000’i (binde elli biri) diye iddia edilmektedir.

Sabit zerrece hareket etmeyen yeryüzü saatinde 1 yıl zaman zarfında 1 saniyenin 19’da 1’i dahi hata bulamamışlar ama hata bulduklarını iddia ederek, 13.8 milyar yıl öncesinden başlattıkları popüler bilim teorilerini, bilimsel gerçeklik olarak dayatmışlardır. Şükürler olsun ki Kur’an-ı Kerim, manipülasyonlarını ifşa etme noktasında bize rehberlik etti. Güneşin, ayın ve yıldızların yörüngelerinde hareket ettiklerine dair bunca ayeti gördükten ve yeryüzünün de bir yörüngede hareket ettiğine dair bir tek ayet göremedikten sonra, mümin için nerede yaşadığı aşikar olur. Bilim, matematik, trigonometri, Kur’an-ı Kerim’in tarif ettiği sabit, hareketsiz yeryüzü modelinde 1 yıl zaman zarfında 1 saniyenin 19’da 1’i dahi hata bulunamayacağını ortaya koymaktadır.

Demek ki Kur’an-ı Kerim matematiksel bir hakikati, hata bulunamayan, matematik diliyle de itiraf edilen sabit/hareketsiz yeryüzü yasasını tarif etmektedir. Bu noktada, hata bulamadıysak da hata var diye saçmalayanları da ifşa etmektedir. Çünkü üzerinde yaşadığımız sabit, zerrece hareket etmeyen yeryüzü saati tüm yıl boyunca, en yakın yıldız referans alındığında dahi 1 saniyenin 19’da 1’i bile hata yapmıyor diye iddia eden kimseye, yani ne kadar hata buldun diye sorulmaz. Bu soruyu soran kimsenin, hakikati aramak diye bir gayesi olmadığı aşikar olmuştur. Şehir dışındaki baba, oğlunun eve zamanında gelip gelmediğini sorduğunda; 1 saniyenin 19’da 1’i dahi gecikmedi diye cevap veren anneye, yani ne kadar gecikti diye soramaz.

Güneşin ve en yakın yıldızın dahi konumlarında yıl boyunca hata bulunamadığına göre, yeryüzü güneşin etrafında hareket etmiyordur. Dolayısıyla kendi ekseninde de dönmüyordur. Güneş ve yıldızlar gökyüzünde hatasız deveran edip duruyorsa, yeryüzü neden hareket etsin ya da kendi ekseninde dönsün! İnsan, ilahi vahyi hayatının merkezine almaz da, milyarlarca yıl önce ve sonradan haber vermekle ilahlık iddiasında bulunan yalancıların peşine düşerse, aldatılmaya mahkum olur. Hele ki o safsatalarla çelişiyor diye Kur’an-ı Kerim’in insan sözü olduğuna karar verirse ahiretini de berbat etmiş olur. Kur’an-ı Kerim’de her defasında tekil zikredilen yeryüzünün ve dolayısıyla insanın, kendinin değerini de anlamamış olur.

Çünkü ilah belledikleri, yeryüzünün kainatta bir toz zerresi mesabesinde olduğunu ve bir anda yok olmasının, iddia ettikleri evren modelinde hiçbir anlamı olmadığını öne sürüyorlar. Bu yeryüzünün değeri yoksa, üzerinde yaşayan bir canlının ne değeri olabilir diye fısıldıyorlar. Köle kendini değersiz görmelidir ki, her türlü hakareti içselleştirebilsin. Üstün insani erdemin peşine düşme haddini kendinde bulamasın.

Sayınız lüzumundan fazla arttı, azalmanız lazım dediklerinde, köleler koro halinde; “daha yaşanabilir bir yeryüzü için sayımızın azalması lazım. Biz yeryüzünü yaşanmaz ediyoruz” diye izledikleri belgesellerin etkisinde, popüler bilimi takip etme adına terennüm ederler. İnsan yeryüzünün kanseridir diyenlere de tepki gösterme iradesini, ferasetini kendilerinde bulamazlar. Uçsuz bucaksız yeryüzü, trilyonlarca insanı da misafir edebilecek zenginliğe ve genişliğe sahiptir. Allah cc. cömerttir. Hesapsız rızıklandırır. İnsan, nankör olmayıp, Allah’ın cc. vahyini hayatının merkezine alıp, Allah’ı cc. birleyip, dini O’na cc. has kılıp, ümidinin her zerresini Allah’a cc. rezerve etmekle, ibadetlerini yalnızca Allah’a cc. adamakla, sadece O’nun cc. adını yüceltmekle, mülkünde otoritesinde Allah’a cc. ortak aramamakla, aracısız O’na cc. ulaşılabileceğine iman edip, şirkin her türlüsünden kaçıp korunmaya gayret edip, üstün insani erdemin peşine düşmekle ödevlendirilmiştir.

Üstün insani erdemin ilk anahtarı, her durumda akıl ve vicdan emanetine ihanet etmemeye gayret etmektir. İkinci anahtar, Kur’an-ı Kerim’e başka kitapları şirk koşmamaktır. Dini Allah’a cc., vahyine has kılmaktır. Allah cc. yeryüzünü genişletip yaydı. Bizi sarsmaması için dağları çivi gibi çaktı. Yolumuzu bulabilelim diye aralarında vadiler açtı. Pınarları çağlattı. Yakın göğü yıldızlarla süsledi. Gece gündüz feleklerinde yüzdürmektedir. Kıyamette parmak uçlarımıza kadar aynen yaratılmış halde mezarımızdan kaldırıldığımızda, o yeryüzünden milyonlarca kat büyük olduğu iddia edilen yıldızların kararıp döküldüklerine, dağların yürütülüp dümdüz edildiğine şahit olacağız. O gün ilahi vahye sırt dönmüş olanlar, “eyvah peygamberler as. hakikati haber vermişler” diye dövüneceklerdir. Umutlarını bağladıkları sahte ilahların, kendilerinden kaçarak uzaklaştıklarını gördüklerinde, “ya rabbibizi tekrar hayata döndür ki, onların bizden kaçtıkları gibi biz de onlardan kaçalım diyeceklerdir. İnsana şerefini ancak Allah cc. layık görür. Çünkü insandaki cevheri O cc. yaratmıştır. Kişi değerini ancak Kur’an-ı Kerim’de arayabilir.

Fatih ÇELİK

_________________________________________

[1] Bessel F.W. (1838b). “On the parallax of 61 61 CYGNİ”. Monthly Notices of the Royal Astronomical Society. Cilt 4 sayfa 160

[2] https://drive.google.com/file/d/1N5z8PsmjEU2mdfAHoULzCM0pGfTlc1HP/view?usp=drive_link