Delillerle Cuma Namazı

CUMA NAMAZI

Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Müminler ! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında hemen Allah’ı anmaya yönelin ve alım satımı bırakın. Bilseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Namaz bitince yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan isteyin. Allah’ın adını da çokça anın ki, umduğunuza kavuşasınız.”(Cuma, 62/9-10)

Ebu Hureyre radiyellahü anh Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Namaz kılınacağı zaman koşarak gelmeyin, sükunetle gelin. Yetiştiğiniz rekatları kılın, yetişemediğinizi de tamamlayın.” (Buhârî, Cuma, l8) Cuma Kimlere Farzdır? Abdullah b. Ömer radiyellahü anh, Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: “Cuma namazı nidayı (müezzinin sesini) işiten herkese farzdır.” (Ebû Davud, Cuma, l056)[1] Tarık b. Şihab, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: “Cuma namazı, bir topluluk içindeki her müslümana farzdır, köle, kadın, çocuk ve hasta olursa o başka.” (Ebû Davud, Cuma, l067)[2] Ebu Davud, Tarık b.Şihab’ın Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemi gördüğünü ancak ondan bir şey işitmediğini bu hadisin arkasına not etmiştir.

Cuma Gününün Fazileti

Ebu Hureyre radiyellahü anh, Resulullah sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor. “Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür. Adem o gün yaratılmış, o gün Cennete konmuş ve o gün Cennetten çıkarılmıştır. Kıyamet de başka bir günde değil, Cuma günü kopacaktır.” (Müslim, Cuma, l8)

Ebû Hureyre radiyellahü anh, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün Cuma günüdür. Adem o gün yaratılmış, o gün Cennetten çıkarılmış ve o günde Cennete döndürülecektir. Adem o gün ölmüştür. Kıyamet de o gün kopacaktır. İnsanlar ve cinlerden başka bütün canlılar, Cuma günü tan yerinin ağarmasından güneşin doğmasına kadar kıyametin kopmasını beklerler. Cuma gününde bir saat vardır ki, o saatte namaz kılarken Allah’tan bir dilekte bulunursa mutlaka verir.” (Ebû Davud, Cuma, l047) Evs b. Evs radiyellahü anh Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Günlerinizin en faziletlisi Cuma günüdür, Adem o gün yaratıldı, o gün vefat etti, sûra o gün üfürülecek, mahlukat o gün ölecektir. Cuma günü bana çok salavat getirin, çünkü sizin salavatınız bana arz edilir.” Dediler ki, “Vücudun çürümüş olduğu halde sana nasıl arz edilecek?” Buyurdu ki, “Aziz ve celil olan Allah Peygamberlerin cesetlerini toprağa haram kılmıştır.” (Ebu Davud, Cuma, l047)

Ebû Hureyre radiyellahü anh, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: “Kim, Cuma günü cünüplükten yıkanırcasına yıkanır da Cumaya giderse bir deve kurban etmiş gibi olur. İkinci saatte giden bir sığır kurban etmiş gibi olur. Üçüncü saatte giden boynuzlu bir koç kurban etmiş gibi olur. Dördüncü saatte giden bir tavuğu Allah rızası için vermiş gibi olur. Beşinci saatte giden de bir yumurtayı Allah rızası için vermiş gibi olur. İmam hutbeye çıktımı melekler hazır bulunur ve hutbeyi dinlerler.” (Buhârî, Cuma, 4; Müslim, Cuma, l0) Selmân-i Fârisî radiyellahü anh Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Bir kişi Cuma günü yıkanır, gücünün yettiği şekilde temizlenir, yağdanlığından yağlanır, veya evinde bulunan bir güzel kokuyu sürünür ve çıkar, iki kişinin arasını ayırmaz, sonra kendine farz olan namazı kılar, imam konuşurken de susarsa diğer Cumadan o Cumaya kadar olan günahları bağışlanır.” (Buhârî, Cuma, 6) Ebu Hureyre radiyellahü anh Resulullah sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Kim yıkanır, Cuma namazına gelir, belirli miktardaki (nafile) namazı kılar, hutbe bitinceye kadar susar, sonra imamla birlikte Cuma namazını kılarsa o Cuma ile ondan önceki Cuma arasındaki günahları bağışlandığı gibi üç gün de ilave edilir.” (Müslim, Cuma, 27)

Cuma Günü İçin Özel Elbise

Muhammed b. Yahya Resulullah sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Eğer bulabilirseniz iş elbiselerinizden ayrı Cuma için bir takım elbise edinebilirsiniz.” (Ebû Davud, Cuma, l078)

Cuma Günü Müslümanlara Verilmiştir.

Ebu Hureyre radiyellahü anhın, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemden şu sözleri işittiği rivayet edilmiştir: “Sonuncu ümmet olan bizler kıyamet gününde öncüler olacağız. Halbuki diğer ümmetlere bizden önce kitap verilmiştir. Bir de bu Cuma günü aslında onlara verilmiş bir gündü. Ama onlar bu konuda ihtilafa düşmüşlerdi. Allah artık bu günü bize verdi, diğer ümmetler de bizim arkamıza takılmış oldular. Yahudilerin günü yarın (yani Cumartesi) , Hıristiyanlarınki de öbürüsü gün, (yani Pazar günü)dür.” (Buhârî Cuma, l; Müslim, Cuma, 21) Ebu Hureyre ve Huzeyfe radiyellahü anhüma tarafından rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Allah Teâlâ sizden öncekilere Cumayı kaybettirdi. Cumartesi Yahudilerin, Pazar da Hıristiyanların oldu. Allah bizi dünyaya getirdi ve Cuma gününü bize gösterdi. Böylece Cuma, Cumartesi ve Pazarı (ümmetlerin kutsal günleri) kıldı. Onlar kıyamet günü de böyle bizim arkamızdan geleceklerdir. Biz dünyada yaşayanların sonuncusu, kıyamet gününün öncüleriyiz. Bir de bütün yaratıklardan önce hesabı tamamlanacak olanlarız.” ( Müslim, Cuma, 22)

Cuma Günü İçin Yıkanma

Semüre b. Cündüb Resulullah sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Cuma günü abdest alan iyi yapar, ama yıkanırsa, yıkanma daha iyidir.” (Tirmizi, Cuma, 497) Abdullah b. Ömer radiyellahü anhüma Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Sizden biri Cumaya geleceği vakit yıkansın.” (Buhârî, Müslim, Cuma 2) Abdullah b. Ömer radiyellahü anh şöyle bir olay rivayet etmektedir: “Hattab oğlu Ömer, Cuma günü hutbede ayaktayken Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin ashabının ilk muhacirlerinden bir zat içeri girdi[3]. Ömer ona şöyle seslendi: – Bu hangi saattir böyle? O zat dedi ki, – İşlerim vardı, ezan sesini duyuncaya kadar evime dönemedim. Sadece bir abdest alabildim. Ömer dedi ki, “Gene mi abdest? İyi biliyorsun ki, Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellem yıkanmayı emrederdi.” (Buhârî, Cuma, 2; Müslim, Cuma, 3) Ebû Saîd el-Hudrî radiyellahü anh Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Cuma günü yıkanmak erginlik çağına girmiş herkesin görevidir.”[4] (Buhârî, Cuma, 2; Müslim, Cuma, 5) Abdullah b. Ömer radiyellahü anh şöyle buyurdu: “Cuma günü yıkanmak, kendisine Cuma namazı farz olan kişilerin görevidir.” (Buhârî, Cuma, 12) Abdullah b. Ömer radiyellahü anh, Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemden şunu işittiğini ifade ediyor: “Sizden Cumaya gelecek olanlar yıkansın.” (Buhârî, Cuma, 12) Ebu Hureyre radiyellahü anh Resulüllah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: “Haftada bir kere yıkanmak, başını ve vücudunu yıkamak her müslümanın görevidir.” (Buhârî, Cuma, 12; Müslim, Cuma, 9)

Cuma İçin Güzel Koku Sürünmek Ebû Saîd el-Hudrî radiyellahü anh Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin şu sözüne şahid olduğunu söylemiştir: “Cuma günü yıkanmak erginlik çağına girmiş herkesin görevidir. Dişlerini temizlemek ve koku sürünmek de.” (Buhârî, Cuma, 3)

Köylerde ve Şehirlerde Cuma Namazı İbn Abbas radiyellahü ahn şöyle buyurdu: “Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemin mescidinden sonra Cuma namazı ilk defa Bahreyn bölgesinde Cüvâsâ’da Abdülkays mescidinde kılınmıştır.” (Buharî, Cuma, 11)[5] Atâ b. Ebî Rebah dedi ki, “eğer bir karye-i câmiada (yani her türlü ihtiyacı kendi içinde görülen bir yerleşim bölgesinde) bulunuyorsan ve Cuma günü namaz için ezan okunup çağrı yapılmışsa, ezanı işitsen de işitmesen de Cuma namazına gitmen boynunun borcudur. Enes radiyellahü anh iki fersah uzaklıkta olan Zaviye’deki[6] köşkünde bazan Cumayı kılar, bazan da kılmazdı.” (Buhârî, Cuma, l5) Ka’b b. Malik’in oğlu Abdurrahman diyor ki, “babam Cuma günü ezanı işitince Es’ad b. Zürâre’ye rahmet okurdu. Dedim ki, “Ezanı işitince Es’ad b. Zürâre’ye rahmet okuyorsun.” Dedi ki, “Çünkü o, Nebit düzlüğünde, Benî Beyâda[7] taşlığında Naki’ü’l-Hadmân adlı sulak yerde bize ilk defa Cuma namazı kıldırmıştır. O gün kaç kişiydiniz? diye sordum. “Kırk” dedi.” (Ebû Davud, Cuma, 1069)

Yağmurlu Günde Cuma Namazı

Adullah b. Abbas radiyellahü anh yağmurlu bir günde müezzinine dedi ki, ezan okurken “Eşhedü enne Muhammeden Resulüllah” dedikten sonra “Hayye ale’s-salâh” deme.” Namazınızı evlerinizde kılın.” de. İnsanlar bu davranışı yadırgar gibi oldular. Dedi ki, ” Bunu benden daha hayırlı olan biri yapmıştır”[8] Cuma namazı farz olduğundan size sıkıntı vermek istemedim. O zaman çamurlu ve kaygan zemin üzerinde yürüyecektiniz.” ( Buharî, Cuma, 14) Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin eşi Aişe validemiz şöyle buyuruyor: Halk menzillerinden ve Avâlî’den nöbetleşe Cumaya gelirlerdi. Tozlar içinde gelir, toz toprak ve ter içinde, kendilerinden ter akardı. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem yanımdayken onlardan biri gelmişti. O buyurdu ki, “Keşke bu gün için temizlenmiş olsaydınız.” (Buharî, Cuma, 15)

Cuma Vakti

Enes b. Malik raideyellahü anh, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin Cuma namazını güneşin meyli[9] sırasında kıldırdığını söylemiştir. (Buharî, Cuma, 16; Ebu Davud, Cuma, 1084; Tirmizî, Cuma, 503) Enes b. Malik radiyellahü anh şöyle demiştir: “Cuma günleri erken davranır, kayluleyi[10]

Cumadan sonra yapardık.” (Buharî, Cuma 16) Enes b. Malik radiyellahü anh şöyle buyurmuştur: “Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem soğuk havalarda namazı yani Cumayı erken kıldırır, sıcak havalarda da hararetin düşmesini beklerdi.” (Buharî, Cuma, 17) Cabir b. Abdullah’a peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin Cuma namazını ne zaman kıldırdığı soruldu, dedi ki, “Cumayı kıldırırdı, sonra develerimizin yanına gider onları istirahat ettirirdik.” (Müslim, Cuma, 29) Sehl dedi ki, “kahvaltı ve kayluleyi ancak Cumadan sonra yapardık.” (Müslim, Cuma, 30) Seleme b. el-Ekva’ şöyle dedi: “Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellem ile beraber Cuma namazını güneş batıya kaydığı zaman kılar sonra geri döner gölge arardık.” (Müslim, Cuma, 31) Seleme b. el-Ekva’dan şu rivayet edilmiştir: Şöyle dedi: “Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellem ile birlikte Cuma namazını kılar, geri döner duvar diplerinde gölgeleneceğimiz bir gölge bulamazdık.” (Müslim, Cuma, 32)

Cuma Ezanları

es-Sâib b. Yezid, “Cuma günü ezan, imam oturduğu zaman okunurdu.” dedi. (Buhârî, Cuma, 24) Saib b. Yezid şöyle demiştir ki: “Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem, Ebubekr ve Ömer radiyellahü anhüma zamanında ilk ezan, imam minbere oturduğu zaman okunurdu Osman radiyellahü anh zamanında insanlar çoğalınca ez-Zevrâ[11] üzerinde okunan üçüncü ezanı[12] ilave etti.” (Buhârî, Cuma, 21) Ebû Umâme b. Sehl b. Huneyf şöyle anlatıyor: “Muaviye b. Ebî Süfyan minberde otururken müezzin ezan okuduğunda “Allahu ekber Allahu ekber” deyince Muaviye de Allahu ekber Allahu ekber” dedi. Müezzin “Eşhedü en lâilâhe illallah” deyince Muaviye ” Ben de” dedi. Müezzin “Eşhedü enne Muhammeden Resulüllah” deyince Muaviye, ” Ben de” dedi. Müezzin ezanı tamamlayınca dedi ki, ” Ey insanlar ben Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemin bu yer üzerinde, müezzin ezan okurken benden işittiğiniz sözleri söylediğini işitmiştim.” (Buhârî, Cuma, 23)

Minber

Bir kaç kişi minberin hangi ağaçtan yapıldığında şüpheye düşerek Sehl b. Sa’d es-Saidî’ye gelip sordular. Dedi ki, “Vallahi onun neden yapıldığını iyi biliyorum. Onun mescide konduğu ilk günü ve Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin onun üzerine oturduğu ilk günü gördüm.” Bir kadının adını söyleyerek ” Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellem falanca kadına bir adam gönderdi, dedi ki, ” Marangoz oğluna söyle, bana bir kaç ağaçtan bir şey yapsın, insanlara hitabettiğim zaman onun üzerine oturayım. “Kadın bunu oğluna söyledi, oğlu el-Ğabe’nin[13] Tarfâ ağacından minberi yaptı ve anasına getirdi. O da onu Resulüllah sallahu aleyhi ve selleme gönderdi. Peygamberimizin emriyle minber şuraya kondu. Resullüllah sallahü aleyhi ve sellemin onun üzerinde tekbir aldığını ve rükua vardığını (yani namaz kıldığını)[14] gördüm. Daha sonra geri geri aşağıya inmiş ve minberin dibinde namaz kılmıştı. Namazı bitince halka dönüp ve demişti ki, ” Ey insanlar ben böyle yaptım ki, bana uyasınız ve namazı nasıl kıldığımı öğrenesiniz.” (Buhârî, Cuma, 26; Ebu Davud, Cuma, 1080) Abdullah b. Ömer rivayet ediyor, “Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellem yaşlanınca Temîm’üd-dârî dedi ki, “Ya Resulellah seni taşıyacak bir minber edinmeyeyim mi? Resulüllah “olur” dedi. O da iki basamaklı bir minber[15] edindi. (Ebu Davud, Cuma, 1081) Cabir b. Abdullah şöyle demiştir: “Mescidde Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin dayandığı bir hurma kütüğü vardı. Minber yapılınca hurma kütüğünün on aylık hamile deve gibi inlediğini işittik. Peygamber sallallahü aleyih ve sellem indi ve elini onun üzerine koydu.” (Buhârî, Cuma, 26) Seleme b. el-Ekve’ diyor ki, “Resulüllah’ın minberi ile duvar arasında koyun geçecek kadar bir mesafe vardı.” (Ebû Davud, Cuma, l082)

Hutbenin Ayakta Okunması

Abdullah b. Ömer radiyellahu anh şöyle dedi: “Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem iki hutbe okurdu. Minbere çıktığında (ezan bitinceye kadar) otururdu. Müezzin ezan okurken onu görür gibiyim. Sonra kalkar hitabeder sonra oturur, bir şey konuşmaz, sonra kalkar hutbe okurdu.” (Ebû Davud, Cuma, l092) Abdullah b. Ömer radiyellahu anh şöyle dedi: “Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Cuma günü hutbeyi ayakta okur, sonra oturur sonra tekrar ayağa kalkardı. Tıpkı şimdi yaptığınız gibi.” (Buhârî, Cuma, 27; Müslim, Cuma, 33) Cabir b. Semüre dedi ki, “Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellem iki hutbe okur ve arada otururdu. Kur’an okur, insanlara görevlerini hatırlatırdı.” (Müslim, Cuma, 34; Ebu Davud, Cuma, l094; Neseî, 1419; İbn Mâce, 1106)

Hatibin Minberde Kur’an Okuması

Ya’lâ b. Ümeyye dedi ki, “Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemin minberde “Seslendiler, Ey Malik… (Zühruf 43/77)” ayetini okuduğunu işittim.” (Tirmizi, Cuma, 508)[16]

Hutbe Esnasında Namaz Kılınması

Cabir b. Abdullah radiyellahü anh dedi ki, “Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Cuma günü hutbe okurken bir adam geldi. Ona “Namaz kıldın mı?” dedi. O da “Hayır” dedi. Buyurdu ki, ” Kalk iki rekat kıl.” (Buhârî, Cuma, 33; Müslim, Cuma, 55)[17] Cabir b. Abdullah radiyelahü anh’in Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemden yaptığı bir başka rivayet de şöyledir: “Sizden biri, Cuma günü imam (hutbeye) çıkmışken gelirse iki rekat namaz kılsın.” (Müslim, Cuma, 57) Cabir b.Abdullah radiyellahü anh şöyle dedi: “Cuma günü Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellem hutbe okurken Gatafan kabilesinden Süleyk çıkageldi ve hemen oturdu. Resulüllah şöyle buyurdu: “Süleyk ! Kalk, iki rekat namaz kıl. Caiz olacak kadar (kısa) olsun.” Sonra şöyle devam etti: “Sizden biri Cuma günü imam hutbe okurken içeri girerse iki rekat namaz kılsın ve onu caiz olacak kadar (kısa) kılsın.” (Müslim,Cuma 60)

Hutbe Esnasında Susmak

Ebu Hureyre radiyellahü anh Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle dediğini haber vermiştir: “Cuma günü imam hutbe okurken arkadaşına “sus” dersen lağvde[18] bulunmuş olursun.” (Buhârî, Cuma, 36; Müslim, Cuma, 11) Ebu Hureyre Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Kim güzel bir şekilde abdest alır, cumaya gider, dinler ve susarsa o Cumadan bir önceki Cumaya kadar olan günahları bağışlanır ve buna üç gün de ilave edilir. Kim bir taşa dokunursa lağvde bulunmuş olur.” (Ebu Davud, Cuma, l050) Ali radiyellahü anhın Kufe’de minberden şöyle hitabettiği rivayet edilir. “Cuma günü olduğunda şeytanlar bayraklarıyla birlikte çarşı pazarı dolaşır insanları Cumaya gitmekten alıkoyacak bir kısım bahaneler ortaya çıkarır, melekler de erken çıkar, mescidin kapısında oturur, imam minbere çıkıncaya kadar birinci saatte ve ikincince saatte gelenleri kaydederler. Kişi imamı görüp işiteceği bir yere oturur, sesini çıkarmaz ve lağivde bulunmazsa iki sevap kazanır. İmamı görüp işiteceği bir yere yerleşir de lağiv yapar, susmazsa bir günah kazanır. Cuma günü arkadaşına “sus” diyen lağivde bulunmuş olur. Lağivde bulunanın bu cumasından bir alacağı kalmaz. ” Ali sözünü şöyle bitirdi: ” Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemin böyle söylediğini işitmiştim.” (Ebu Davud, Cuma, 1051)

Hutbe Duası

İbn Mes’ud, Raselülah sallallahü aleyhi ve sellemin hutbe okurken söze şöyle başladığını rivayet etmektedir: “Allah’a hamd olsun, ondan yardım ister, ondan bağışlanma talep eder, nefislerimizin şerrinden ona sığınırız .Allah kime hidayet verirse onu saptıracak yoktur. Kim de saptırırsa onu doğrultacak yoktur. Allah’tan başka ilah olmadığına şahitlik ederim. Muhammed’in Allah’ın kulu ve resulü olduğuna da şahitlik ederim. Onu müjdeleyici ve uyarıcı olarak kıyametin önü sıra göndermiştir. Kim Allah’a ve Resulüne boyun eğerse olgunlaşmıştır. İsyan eden de sadece kendine zarar verir, Allah’a bir zararı dokunmaz.” (Ebu Davud, Cuma, 1097) İbn Şihâb yukarıdaki duaya şunu da eklemektedir: “Rabbimiz olan Allah’tan bizi kendisine ve Peygamberine boyun eğen, rızasının peşinde olan ve onu üzecek şeylerden sakınanlardan eylemesini niyaz ederiz. Varlık sebebimiz odur ve biz onunuz.” (Ebu Davud, Cuma, 1098)

Cuma Namazında Okunan Sûreler

İbnü Ebî Rafi’ diyor ki, “Ebu Hureyre radiyellahü anh Mekke’de bize Cuma namazı kıldırdı ve birinci rekatta el-Cuma Suresini, ikinci rekatta da el-Münafikûn suresini okudu. Namazı bitirince yanına gittim, dedim ki, Ali de Kufe’de Cuma kıldırırken aynı sureleri okurdu. Ebû Hureyre dedi ki, “Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemin Cuma günü bu iki sureyi okuduğunu işittim.” (Müslim, Cuma, 61) Numan b. Beşîr dedi ki, “Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellem her iki bayramda ve Cuma namazında “Sebbih isme Rabbike’l-a’lâ ve Hel etâke hadis’ül-ğâşiye” surelerini okurdu.” Numan devamla şunu söyledi: “Cuma ve bayram aynı güne rastladığı zaman her iki namazda da aynı sureleri okurdu..” (Müslim, Cuma, 62; Ebu Davud, Cuma, 1122)

Cuma Günü Duaların Kabul Edildiği Saat

Cabir b. Abdullah Resulüllah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle dediğini rivayet ediyor: “Cuma günü on iki (saat) dir. Bir müslüman o saatte Allah’tan bir şey isterse muhakkak verir. Onu İkindinin son saatinde arayın.” (Ebu Davud, Cuma, l048) Enes b. Malik, Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: “Cuma günü umut saatini ikindiden sonra güneş batıncaya kadar arayın.” (Tirmizî, Cuma, 489) Ebu Hureyre radiyellahü anh, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin Cuma gününden bahsederek şöyle buyurduğunu haber veriyor: “Cuma gününde bir zaman vardır ki, o saatte bir müslüman namaz kılarken Allah’tan bir şey isterse muhakkak verir. ” Peygamber eliyle bu zamanın kısa olduğunu işaret etmiştir.” (Buhârî, Cuma, 37; Müslim, Cuma, 13) Ebû Musa el-Eşarî’nin oğlu Ebû Bürde diyor ki, “Ömer’in oğlu Abdullah bana ” Baban Cuma saatiyle ilgili olarak Resulüllah sallallahu aleyhi ve sellemden bir şey nakletti mi?” diye sordu. ” Evet, şöyle dediğini işittim.” dedim. ” Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellem’den demişti: Cuma saati, İmamın (minbere) oturmasıyla namazın bitmesine kadar olan vakittir.” (Müslim, Cuma, 16; Ebû Davud, Cuma, l048)

Cuma Günü Zevalden Önce Kılınan Namaz

Mücahid Ebû Halil’den, o Ebû Katâde’den, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin cuma günü dışında günün ortasında namaz kılmayı mekruh gördüğünü rivayet etmiştir. Şöyle buyurmuştur: “Cuma günü dışında Cehennem tutuşturulur.” (Ebû Davud, Cuma, l083)[19]

İmamın Minberden İndikten Sonra Konuşması

Enes radiyellahü anh şöyle dedi: “Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemi namaz için ikamet alındıktan sonra gördüm, bir kişi kendisi ile kıble arasında durmuş onunla konuşuyordu. Konuşup durdu, o kadar ki, Nebi sallallahü aleyhi ve sellemin uzun süre ayakta kalmasından dolayı bazılarımızı uyku basmıştı.” (Tirmizî, Cuma, 518)

Cumanın Farzından Sonra Kılınan Namaz

Abdullah b. Ömer radiyellahü anh şöyle dedi: “Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Cuma namazından sonra mescidden ayrılıncaya kadar namaz kılmaz, ayrılınca evinde[20] iki rekat kılardı.” (Buhârî, Cuma, 39; Müslim, Cuma, 71) Abdullah b. Ömer, Cuma günü olduğu yerde iki rekat namaz kılan birini gördü ve onu iterek şöyle dedi: “Cumayı dört rekat olarak mı kılmak istiyorsun?” Abdullah evinde iki rekat namaz kılar ve şöyle derdi: “Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem böyle yapardı. “(Ebû Davud, Cuma, l127) Atâ, Abdullah b. Ömer ile ilgili olarak şunları söylemiştir: Mekke’de bulunur da Cumayı kılarsa ileri geçer iki rekat kılar, sonra ileri geçer dört rekat kılardı..Medine’de olduğu zaman Cumayı kılar, sonra evine döner iki rekat kılardı. Mescitte kılmazdı. Derdi ki, ” Resulullah öyle yapardı.”(Ebû Davud, Cuma) Nafi’in şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Ömer Cumadan önce namazı uzatır, Cumadan sonra da evinde iki rekat namaz kılar ve şöyle söylerdi: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem de böyle yapardı.” (Ebû Davud, Cuma, l128) Ebu Hureyre radiyellahü anh Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: “Sizden biri Cumayı kıldıktan sonra dört rekat namaz kılsın.” (Müslim,Cuma, 67; Ebû Davud, Cuma, l131) Ebu Hureyre radiyellahü anh Resulüllah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Cumadan sonra namaz kılacak olursanız dört rekat kılın.” (Müslim, Cuma, 68; Ebû Davud, Cuma, l131; Tirmizi, Cuma, 523) es-Sâib diyor ki, “Muaviye ile birlikte maksurede (hünkar mahfilinde) Cuma namazını kıldık. İmam selam verince kalktım, aynı yerde namaza devam ettim. Muaviye bana birini gönderdi ve dedi ki, ” Bu yaptığını bir daha yapma. Cuma namazını kıldıktan sonra dışarı çıkmadan veya biraz konuşmadan başka namaz kılma. Çünkü Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellem bize böyle emretmişti. Konuşmadıkça veya dışarı çıkmadıkça bir namazın diğerine eklenmemesini isterdi.” (Müslim, Cuma, 73; Ebû Davud, Cuma, l128)

Cumadan Sonra İkram

Sehl b. Sa’d radiyellahü anh anlatıyor: “Tarlasında karıklar açıp çögender otu yetiştiren bir kadın vardı. Cuma günü olunca bu otuna saplarını ayırır, onu bir tencereye koyar, onun üzerine değirmende öğüttüğü bir avuç arpayı atar, pişirirdi. Çögender otunun sapları yemeğin eti, kemiği olurdu. Cumadan döner, ona selam verirdik. O da bu yemeği önümüze kor, biz de onu yerdik. O kadının bu yemeğini yiyebilmek için Cuma gününün gelmesini arzulardık.” (Buhârî, Cuma, 40)

Namazın ve Hutbenin Uzatılmaması

Ammar b. Yasir dediki, “Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellem bize hutbeleri kısa okumayı emretmişti.” (Ebu Davud, Cuma, 1106) Cabir b. Semüre radiyellahü anh şöyle dedi: “Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Cuma günü hutbesini uzatmazdı, söyledikleri bir kaç kelimeden ibaretti”. (Ebu Davud, Cuma, 1107) Cabir b. Semüre radiyellahü anh şöyle diyor: “Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem ile beraber çok namaz kıldım. Namazı da orta halli, hutbesi de orta halli idi[21]. Kur’an’dan ayetler okur, insanlara görevlerini hatırlatırdı.” (Müslim, Cuma, 41; Ebu Davud, Cuma, 1101) Ebu Vail diyor ki, “Ammar radiyellahü anh bize hitabetti, kısa ve güzel bir konuşma yaptı. aşağı inince dedik ki, ” Ebu’l-Yakzân, güzel ve öz bir hutbe okudun, biraz daha nefes sarfetseydin ya? Dedi ki, ” Ben Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle dediğini işittim: Kişinin namazının uzun, hutbesinin kısa olması dini anladığının işaretidir. öyleyse namazınızı uzatın, hutbeyi kısa tutun. Çünkü bazı konuşmalar büyüleyicidir.” (Müslim, Cuma, 47)

Hutbe Okunurken İmama Yakın Oturmak

Semüre b. Cünüb, Resulüllah salallahü aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: “Hutbede (ve vaazda) hazır bulunun ve imama yaklaşın. Çünkü devamlı uzak duran, Cennete girse bile gerilerde kalır.” (Ebu Davud, Cuma, 1108)

İmamın Hutbeyi Kesip Başka İşle Uğraşması Abdullah b. Büreyde babasından şunu rivayet etmiştir: “Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellem bize hutbe okurken Hasan ile Hüseyin çıkageldiler, üzerlerinde yerlere sürünen birer kırmızı elbise vardı. Ayaktaydılar. Peygamber Efendimiz hemen indi, ikisini de aldı, onlarla tekrar minbere çıktı ve şöyle buyurdu: Allah’ın sözü doğrudur: “Doğrusu mallarınız ve evladınız sizin için birer imtihandır.” (Tağabûn 64/15) Bu ikisini gördüm de dayanamadım. ” dedi. Sonra yeniden hutbeye başladı.” (Ebu Davud, Cuma, 1109)

Ticaret veya Eğlence Görüp Oraya Üşüşmek

Cabir b. Abdullah radiyellahü anh anlatıyor; “Hz. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem Cuma günü ayakta hutbe okuyordu, o sırada Şam’dan yiyecek yüklü bir kervan geldi. Halk oraya doğru üşüştüler, öğle ki, mescite sadece oniki kişi kalmıştı. O zaman Cuma Suresindeki şu ayet indi: “Bir ticaret veya eğlence gördüklerinde oraya doğru dağıldılar ve seni ayakta bıraktılar.” (Cuma 62/11) ( Müslim, Cuma, 36)

Cuma Namazı Kılmamanın Günahı

Abdullah b. Ömer ve Ebu Hureyre radiyellahü anhüm, Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin minberinin odunları üzerinde şöyle hitabettiğini rivayet ettiler: “Bazı kimseler ya Cumaları terketmeken vazgeçerler ya da Allah onların kalplerini mühürler. Sonra da gafillerden oluverirler.” ( Müslim, Cuma, 40) Ebu’l-Ce’d ed-damrî radiyellahü anh Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle dediğini rivayet ediyor: “Kim üç Cumayı, önemsemeyerek terkederse Allah onun kalbini mühürler.” (Ebû Davud, Cuma, 1052; Tirmizî, Cuma, 500)

Cumayı Terketmenin Cezası

Semüre b. Cündüb, Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Kim Cumayı özürsüz olarak terkederse bir dinar sadaka versin. Eğer bulamazsa yarım dinar versin.” (Ebû Davud, Cuma, l053) Kudâme b. Vebre, Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Kim Cumayı özürsüz olarak terkederse bir dirhem veya yarım dirhem yahut bir sa’ veya yarım sa’ buğday sadaka versin.” (Ebû Davud, Cuma, l054)

Cumanın Bir Rekatına Yetişmek

Ebu Hureyre radiyellahü anh Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Namazın bir rekatına yetişen namaza yetişmiş olur.” (Ebû Davud, Cuma, l121)

Cuma Ve Bayramın Aynı Güne Gelmesi

Muaviye, Şam’da Zeyd b. Erkam’a dedi ki, “Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellem ile iki bayramın bir güne rastladığına şahid oldun mu?” “Evet” dedi. ” Peki nasıl davrandı? “diye sordu. Şöyle cevap verdi: ” Bayram namazını kıldırdı, Cuma namazını kılmayı da serbest bıraktı, buyurdu ki, Cumayı kılmak isteyen kılsın.”[22] (Ebû Davud, Cuma, l070) Atâ b. Ebî Rebâh diyor ki, “İbn’üz-Zübeyr Cuma gününe rastlayan bir bayram günü bize bayram namazını kıldırdı. Sonra Cuma namazına gittik. Camiye gelmedi. Biz de tek tek kıldık.[23] İbn Abbas Taif’te idi, gelince durumu ona anlattık dedi ki, “Sünnete uygun davranmış.” (Ebû Davud ,Cuma, l071) Ebu Hureyre radiyellahü anh Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemin şöyle dediğini rivayet etmektedir: “Bugün iki bayram bir araya gelmiştir, isteyen Cumayı kılmayabilir ama biz kılacağız.” (Ebû Davud Cuma l073, İbn Mace Salat l311)[24]

Cuma Namazından Önce Halka Oluşturmak

Amr b. Şuayb babasından o da dedesinden Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemin mescitte alım satım yapılmasını, yitik ilanı yapılmasını, şiir okunmasını ve Cuma günü namaz kılınmadan önce halka oluşturulmasını yasakladığını rivayet etmiştir. [25] (Ebû Davud, Cuma, l079)

İmamla Cemaat Arasında Duvarın Bulunması

Aişe radiyellahü anha şöyle buyurdu: “Resulüllah sallallahü aleyhi ve selem odasında namaz kılıyordu, insanlar da odanın arkasından ona uymuşlardı.” (Ebû Davud, Cuma, l126)

Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır’ın kaleme aldığı bu yazı, 29.09.2009 tarihinde www.suleymaniyevakfi.org sitesinde yayımlanmıştır.

____________________________________________________________

[1]- Bunu Peygambere isnad eden sadece rivayet zincirinde adı geçen Kubeyse’dir. Bir topluluk bunun Abdullah b. Ömer’e ait bir söz olduğunu rivayet etmiştir. ( Ebû Davûd’un bu hadise düştüğü nottan alınmıştır.)

[2]- Ebu Davud, Tarık b.Şihab’ın Resulüllah sallallahü aleyhi ve sellemi gördüğünü ancak ondan bir şey işitmediğini bu hadisin arkasına not etmiştir.

[3]- Ebu Hureyre radiyellahü anh’den gelen bir rivayette bu zatın Osman olduğu belirtilmektedir. (Müslim, Cuma 4)

[4]- Hadis-i şerifin metninde “Cuma günü yıkanmak erginlik çağına girmiş her kese vaciptir.” ifadesi vardır. Biz “vacip” kelimesini “görev “olarak tercüme etik.

[5]- Cüvâsâ, Bahreyne bağlı köylerdendir. İbn’üt-Tîn, Şeyh Ebu’l-Hasen’den, oranın bir şehir olduğunu rivayet etmiştir. el- Cevherî’nin es-sıhâh adlı eserinde ve ez-Zemahşerî’nin el-Büldân adlı eserinde burasının Bahreyn’de bir kale olduğu yazılıdır. Ebû Abîd, burasının Bahreyn’de Abdülkays kabilesine ait bir şehir olduğunu söylemiştir. (Bedreddin el-Aynî, Umdet’ül-Kârî şerhü Sahîh’il-Buhârî Mısır 1392h. / 1972 m. V/270)

[6]- Zaviye Basra’nın dış mahallelerinden bir yerin adıdır. Basraya uzaklığı iki fersahtır. Bir Fersah üç mil ve bir mil de dörtbin adımdır.(el-Aynî, Umdet’ül-Kârî , V/281-282) Bu günki uzunluk ölçülerine göre bir fersah üç mil yani 7500 mimari arşınıdır. Orta yürüyüşle bir saatlik mesafedir. Bir mimari arşını 0.758 m. dir. (Ömer Nasuhi BİLMEN, hukukı İslamiyye Kamusu , İstanbul l969, IV/l27-l28) Buna göre bir fersah 5685m. eder.

[7]- Burası Medine’ye bir mil uzaklıkta bulunan bir köydür. (Hattâbî, Kitâbü meâlim’is-sünen, Ebu Davud’un şerhi olup onun hamişinde basılmıştır.I/645, İst.l98l)

[8]- “Benden daha hayırlyı olan biri “ifadesiyle Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemi kasdetmiştir. (el-Aynî, Umdet’ül-Kârî , V/280)

[9]- Güneşin meyli, tam tepe noktasından batıya doğru kaymasına denir. Bu vakit öğle vaktinin başlangıcıdır.

[10]- Kaylule, gündüz vakti bir miktar uyumaktır. Genellikle sıcağın şiddetli olduğu saatlerde yapılır.

[11]- ez-Zevrâ Medine çarşısında bir yer idi. İbn Battal bunun, Mescidin kapısında büyük bir taş olduğunu İbn Mâce ve İbn Huzeyme bu konuda şu açıklamayı yapmaktadır: “Üçüncü ezanı, çarışda, ez-Zevrâ denilen bir binanın damında okutmaya başladı.”(el-Aynî, Umdet’ül-Kârî , V/299)

[12]- Cumanın farzından önce okunan ikamete de ezan dendiği için yapılan ilave üçüncü ezan olmaktadır. Yoksa ilave edilen bu ezan öğle vaktinin girmesiyle okunan birinci ezandır. İkincisi imam minbere çıktıktan sonra okunur. (el-Aynî, Umdet’ül-Kârî , V/298)

[13]- el-Ğabe, Medine-i münevvereye dokuz mil uzaklıkta bir yerdir. Peygamber sallallahü aleyhi ve sellemin devesi orada yayılırdı. (el-Aynî, Umdet’ül-Kârî , V/304) [14]- Ebu Davuddaki rivayette, “minberin üzerinde namaz kıldı, tekbir aldı rükua vardı..”ifadesi geçmektedir.

[15]- Aynî, minberle ilgili şu bilgileri vermektedir: “Tufeyl, babası Übey b. Ka’b’dan şu bilgileri nakletmektedir : Mescit bir gölgelik gibi iken Resulüllah sallallahu aleyhi ve sellem bir hurma kütüğüne doğru namaz kılıyor ve hutbeyi de ona dayanarak okuyordu. Ashabından biri dedi ki, “Cuma günü üzerine çıkabileceğin bir minber edinelim mi? Cuma günü insanlar seni duyabilsinler. “Olur”dedi. Üç basamakla çıkılan bir minber yapıldı. Minber Resulüllahın koyduğu yere kondu, Resulüllah hutbe için yerinden kalktı, evvelce hutbe okuduğu hurma kütüğünün önünden geçince yarılıp parçalanacak gibi ses çıkardı. Resulüllah hurma kütüğünün sesini duyunca indi ve eliyle onu sıvazladı, sonra minbere geri döndü.”Anlatıldığına göre kütük sakinleştikten sonra hep öyle devameti. Mescid yıkılınca kütüğü Übey b. Ka’b aldı. çürüyünceye kadar onun yanında kaldı. Kurt yedi ve toz haline döndü. Bu bilgiyi İmam Şafiî, Ahmed b. Hanbel ve İbn Mace vermiştir. Mervan’ın halifeliği döneminde minbere alttan üç basamak ekleninceye kadar minber üç basamaklı olarak kalmıştı. (Bedreddin el-Aynî, a.g.e. V/303-304)

[16]- Tirmizî’de bu hadisin altına şu not düşülmüştür: “İmam Şafiî “İmam Hutbede Kur’andan bir şey okumazsa hutbesini yeniden okur.”

[17]- Buharide, “iki rekat kıl.”ifadesi geçiyor, “Kalk”ifadesi Müslimin rivayetinde vardır.

[18]-Lağv, değersiz faydasız ve uygunsuz söz, davranış vs. anlamına gelir.

[19]- Ebu Davud, hadisin altına düştüğü notta, bu hadisin mürsel olduğunu, çünkü Mücahidin Ebu Halil’den yaşlı olduğunu, (dolayısıyle ondan rivayette bulunamıyacağını) Ebu Halil’in Ebû Katâde’den hadis dinlemediğini ifade etmektedir.

[20]- “Evinde”ifadesi Müslim’de geçmektedir.

[21]- Buradan sonraki kısım Ebu Davud’da geçmektedir.

[22]- Bu rivayeti Neseî îyd l592’de, İbn Mâce Salat 1310’da tahric etmiştir.

[23]- Cuma namazı ancak cemaatle kılınabileceği için öğle namazını kıldıkları anlaşılmaktadır.

[24]- Ebû Davud’u şerheden alimlerden Hattâbî bu konuda şu açıklamaları yapmaktadır: “Bu hadisin isnadında şüpheler (mekal) vardır. Eğer hadis sahih ise anlamının şöyle olması doğruya daha yakındır:”İsteyen Cumaya gelmeyebilir ama öğle namazından sorumluluğu devam eder. “Bana göre İbn’üz-Zübeyr’in yaptığı caiz değildir. Ancak Cuma namazının zevalden önce kılınabileceği görüşüne hamledilirse o başka. Böyle bir görüş İbn Mes’ud’dan rivayet edilmiştir. Ama İbn Abbas’tan rivayet edildiğine göre ibn’üz-Zübeyr’in davranışı kendisine iletildiğinde bunun sünnete uygun olduğunu ifade etmiştir. Ata şöyle demiştir: Her bayram kuşluk boyunca (kılınır), Cuma, Kurban ve Ramazan . İbn İshak’ın İbn Mansur’dan, onun da Ahmed b. Hanbel’den naklettiğine göre Ahmed b. Hanbel’e “Cuma zevalden önce midir, yoksa sonra mı?” diye soruldu, o da Zevalden önce kılarsan bunu ayıplamam. “dedi.İshak da böyle söylemiştir. Buna göre İbn’üz-Zübeyr bayram namazı vaktinde kıldığı iki rekat ile Cuma namazına niyet etmiş, bayram namazını da ona tabi anlamında kabul etmiş olabilir. (Hattâbî, Kitâbü Meâlim’is-Sünen, I/647-648, )

[25]- Hattâbî şerhinde bunun ilim halkası olduğunu söylemektedir.(Hattâbî, a.g.e. I/651)