Ekonominin Doğru Tarifi
Bugün üniversitelerde ekonomiyi sınırsız ve sonsuz insan arzu ve isteklerini, sınırlı ve kıt kaynaklarla en iyi şekilde nasıl giderilebileceğini inceleyen bilim dalı olarak tarif ediyorlar. Ekonomik doktrinlerin doğuş felsefesinin temelini oluşturan bu iki önermeye hep beraber göz atalım.
İlk olarak insanların arzu ve istekleri sınırsız ve sonsuz mu sorusunun cevabını arayalım. Cevabı Mearic Suresinin (70) 19.Ayetinde bulabiliyoruz. ”İnsan doyumsuz yapıda yaratılmıştır.” Evet, insanların arzu ve istekleri sınırsız ve sonsuzdur.
Acaba ekonomiyi tarif eden önerme zaten yanlış kurgulanmış olabilir mi? Bir bilim dalının amacı sahip olunan kaynaklar ile insanların arzu ve isteklerini mi yoksa ihtiyaçlarını mı gidermek olmalı?
Arzu ve istekler ifadesi ile hayali ve soyut kavramlardan bahsediliyor. Ama bunun karşılığında önermenin ikinci bölümünde geçen kaynak ifadesi somut bir kavram. Kurgulanan mantık görüldüğü üzere yanlış.
Tanımın ilk önermesini düzeltelim ve ekonomi insan ihtiyaçlarını, sınırlı ve kıt kaynaklarla en iyi şekilde nasıl giderilebileceğini inceleyen bilim dalıdır şeklinde değiştirelim ve ikinci önermeye göz atalım.
Bakalım kaynaklar söylendiği şekilde sınırlı ve kıt mıdır? Cevabı Allah bize İbrahim Suresinin (14) 34. Ayetinde ‘‘Allah size istediğiniz her şeyden vermiştir. Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız bitiremezsiniz.” ve Hud Suresinin (11) 6. Ayetinde ”Yerde hareketli tek bir canlı yoktur ki rızkı Allah’a ait olmasın.” olarak veriyor.
Üretmeyen ekonomide kaynaklar sınırlıdır. Üreten bir ekonomide ise kaynaklar verimli kullanılır. Üreten ekonomide belli bir dönem sonra insan ihtiyaçları doyuma ulaşır. Kaynakların verimli kullanılmaması ise cari açık yaratır ve borçlanma başlar.
Ülkeler için en temel konu ve öncelik katma değer üreten bir ekonomi olmalıdır. Ne demek istediğimi örneklendireyim:
1) Ülkemiz yıllara göre değişiklik göstermekle beraber son 10 yıllık ortalamaya göre 570.000 tonluk fındık üretimi ile dünya üretiminin yaklaşık %70’ini sağlamaktadır.Türkiye, 2017-2018 sezonunun 11 aylık döneminde fındık ihracatından yaklaşık 1 milyar 722 milyon Dolar gelir elde etti. Türkiye’den fındık alan şirketlerden Ferrero’nun ise cirosu 11.5 milyar Dolar civarında. Mayıs 2018’de bir açıklama yapan Ferrero Fındık Genel Müdürü Stefano Gagliasso, “Gelecek 10-15 yılda Türkiye’nin fındıktaki yerini dolduracak hiçbir ülke yok. Kaliteli fındığa yüksek fiyat ödemeye hazırız.” dedi ve ekledi ”Biz fındık tüccarı değiliz. Fındığı ürünlerimizde kullanıyoruz. Müşterilerimize kaliteli ürünler sunmak istiyoruz.”
Peki biz fındığımıza katma değer katarak değerlendirsek nasıl olur?
2) Ülke gündemini meşgul eden konulardan bir tanesi şeker fabrikalarının özelleştirilmesi. Bu fabrikaların özelleştirilmesi konuşulurken ihmal edilen konu pancar verimliliğimiz. İspanya’da verim 81.5 ton/dekar iken bunun ülkemizde 59.8 ton/dekar olduğunu görüyoruz. Ayrıca pancar alım fiyatlarının ülkemizde AB ve dünya ortalamalarının üzerinde olduğunu hatırlatmakta fayda var (2016-2017 sezonu 1 ton pancar alım fiyatı Türkiye 190 TL iken İspanya’da 161.5 TL).Son olarak devletin pancar üreticisine verdiği desteği anlayabilmek için gümrük vergisi oranlarına bakalım: 2002 : %25 2003 : % 136.5.
Peki biz pancar verimliliğimizi artırmak için çaba sarf etsek nasıl olur?
Tüm bu gerçekleri gördükten sonra ekonominin tanımını ”İnsan ihtiyaçlarını kaynakları verimli kullanarak en iyi şekilde nasıl giderilebileceğini inceleyen bilim dalı” olarak belirlesek ve yeni ekonomi politikamızı bu felsefe üzerine kurgulasak en doğrusu olacaktır.
Ömer Mahmut Kuzanlı