EMANET
Ey inanıp güvenenler, Allah’a ve bu elçiye karşı hainlik etmeyin. Emanetlerinize de bile bile hainlik etmeyin. (Enfâl 8/27)
Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında (herhangi bir konuda) hüküm vereceğiniz zaman adaletle hüküm vermenizi emreder. Allah size ne güzel öğüt verir. Allah dinler ve görür. Nisâ 4/58
“Münafığın alameti üçtür; konuştuğu zaman yalan söyler, söz verdiğinde sözünde durmaz, kendisine bir şey
emanet edildiğinde hainlik eder.” (Buhârî, İman 33;Müslim)
Arapça’da “güvenmek, korku ve endişeden emin olmak” anlamındaki “emn = ”أمن kökünden gelen emânet
kelimesi, hıyânetin karşıt anlamlısı olarak isim şeklinde kullanıldığı gibi “güvenilir olmak” anlamında masdar şeklinde de kullanılır. Ayrıca “güvenilen bir kimseye koruması için geçici olarak verilen şey” anlamına
da gelir. Hatta kelimenin bu son kullanılışı Türkçe’de daha yaygındır. İslam’da olduğu gibi kültürümüzde de, emanet oldukça geniş kapsamlı bir nitelik taşır. Mesela bedenimiz ve ruhumuz, Allah’ın bize verdiği birer emanettir. Yine Allah’ın bizlere verdiği nimetler, ikramı olan servet, makam ve mevkiler, bize ait olmayıp da bulduğumuz şeyler, sözleşmeler; sırların saklanması; çoluk çocuğumuz, eşlerimiz, mesken ve aile mahremiyetine saygı da birer emanettir.
Özlem Ata ve Zeynep Dönmez’in kaleme aldığı bu yazı, Kitap ve Hikmet dergisinde 22. Sayı 5. Yıl Temmuz, Ağustos, Eylül 2018 tarihinde yayımlanmıştır.
Yazıyı görüntülemek için linke tıklayın: ozlem-ata-zeynep-donmez-22-sayi-emanet