Salgın hepimize çok farklı deneyimler yaşattı
Mesela evlerimizin üst üste dizili kutulardan ibaret olduğunu çok acımasız bir şekilde gördük
Özellikle 65 yaş üstü ve 18 yaş altı bu kutucukların ne kadar dar olduğunu tecrübe etti/ediyor
Biz orta yaşlar biraz daha rahat olsak da evde geçirilen zaman arttıkça sıkılmak sözcüğünün bütün anlam inceliklerini öğrendik
Mesela yemek yapmaktan sıkılmak var bazı hanımlar için
İnternette gezmekten sıkılmak var bazı beyler için
Dizi izlemekten sıkılmak, temizlik yapmaktan sıkılmak gibi türevler de üretebilirim
Sıkıldık sıkılmasına da suç bizde mi peki
Bu evleri böyle tasarlayanların hiç mi suçu yok
Ülkemin halkını büyük şehirlere balık istifi yığan nüfus politikalarını planlayanların hiç mi suçu yok
Cevap belli: Hepsinin sıkılmamızda payı var
Şimdi buradan şehir hayatı planlamaya dair felsefe bile üretebilirim de bir de ben sizi sıkmayayım
ama böyle daral bastığı dönemleri yaşayan ilk nesil biz değiliz, son da olmayacağız elbette
Musa aleyhisselama inanan gençler, Firavun’un zulmü karşısında belki bizden daha çok sıkılmışlardı
Allah onları ferahlatmak için Yunus suresi 87. ayette geçen emri vermişti
“Biz de Musa ile kardeşine şunu vahyettik: ‘Mısır’da halkınız için evler hazırlayın. Evlerinize birer kıble yapın ve namazı tam kılın. İnanıp güvenenlere de müjde verin.’ ” (Yunus 10/87)
İşte ‘bir şeyler de yapmak lazım’ diyenlere reçete
“Evlerinize birer kıble yapın ve namazı tam kılın”
Bu salgından belki namaz kılma alışkanlığı edinmiş bir nesille çıkarız
Olmaz mı, hem de ne güzel olur
Özlem ATA