GERÇEK SINAVA HAZIR MIYIZ?

Sınav, sınav, sınav….

Herkeste bir telaş….

Hemen her evde sınava giren birileri mutlaka vardır. Sınav kaygısının, sınav telaşının etkilemediği bir ev yok denilebilecek kadar azdır.

Büyük küçük birçok kimse, bütün kışı sınava hazırlıkla geçirdi.

Okuldaki bilgiler yetmedi, özel dersler, takviyeler, test kitapları vs. her türlü destekle sınava hazırlandılar.

Sınav için cephaneler hazır, bilgiler yüklenildi.

ve …

Bahar geldi sınavlar ardı ardına yapılmaya başladı.

TEOG, LYS, KPSS, Üniversite Sınavları… Sonu “S” ile biten sınavlar listesi uzayıp gidiyor.

Adeta sınavlar hayatımızın vaz geçilmezi oldu.

Büyük, küçük sınava giren herkes, bilgisinin değerlendirildiği bu sınavlara azami önem göstermektedir. Ancak bu yapılan sınavların tek bir amacı vardır.

O da bilgi ispatı!

Sınavların değerlendirilmesi bilginin ölçümlenmesinden çıkan sonuca göre belirlenmektedir.

Sınavların değerlendirilme sistemleri genelde yapılan yanlış cevaplamaların doğru cevaplardan da götürmesi üzerine kurulmuştur. Dört ya da üç yanlış bir doğruyu götürebilmektedir.

Çevremizdeki bu dünyalık imtihanı için gösterilen özenin maalesef ahirette sonuçlarının değerlendirileceği hayatın tamamını kapsayan Allah’ın sınavı için gösterilemediği görünen bir gerçektir.

Sınava girenlerin kendilerine veya ailelerine “Allah da bizi imtihan ediyor” desek hemen hemen herkesin cevabı “evet” olacaktır.

Peki, dünyalık imtihanı için sarf ettiğimiz gayretin ne kadarını ahiret sınavı için sarf ediyoruz?

Yine birçoğumuz önce bu sınavları kazanalım sonra ona da sıra gelecek deyip erteleme yolunu tutmaktayız. Ya da görünürde kabul edip ancak hayata geçirmede yok saymayı tercih edebilmekteyiz.

Dünyalık için yapılan sınav bilgi iledir. Sorulan sorular ne kadar bilgi sahibi olunduğunu ölçmek içindir. Ancak bilinenlerin ne kadar yaşanıp yaşanmadığı pek de kimsenin umurunda değildir.

Allah’ın sınavı ise davranış iledir. İşte kaçırdığımız nokta burasıdır.

Allah bizim ne kadar bildiğimizi sorgulamaz. Bildiğimizi ne kadar yaşıyoruz, amele yani davranışa dönüştürüyoruz, buna bakar.

Âl-i İmran Suresi: 186.Ayet: Mallarınız ve canlarınız konusunda yıpratıcı bir imtihandan geçirileceğiniz kesindir. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müşriklerden çok sayıda üzücü söz işiteceğiniz de kesindir. Eğer kendinizi koruyarak sabrederseniz bilin ki bunlar, kararlılık gerektiren işlerdendir.

Davranışlarımızı insanın insana karşı olan davranışları ve insanın Allah’a karşı olan davranışları olarak ayırmak mümkündür. Ancak insanın insana karşı davranışlarının değerlendirilmesinde Allah’ın rızasını kazanmaya varan niyet boyutunu unutmamak gerekir.

Allah’u Teâlâ bizlerin davranışlarını değerlendirirken üzerinde en çok vurgu yaptığı ve en çok önemseyip bizim de önemsememiz ve her davranışımızın temelini oluşturmamızı istediği davranış türü şirktir.

Şirk insanın Allah ile olan ilişkisinin temelini oluşturur. Şirk ortak koşmadır. İnsanoğlu kendi ikili ilişkilerinde bile ortağı kabul etmezken Allah’ın bir ortağının olması fikri asla kabul edilemez.

İşte gerçek sınavda bizim en önemli sorumuz şirktir. Şirkin sorusunu doğru cevaplayan ahiret sınavını doğru geçebilir. Şirk sınavından kalan ise yaptığı bütün ameller davranışlar yok sayılabilir. Yani bir yanlış bütün doğruları götürebilir.

Nisa suresi: 4/48 Allah kendisine ortak oluşturulmasını (şirki) bağışlamaz. Bunun altında olan günahları, şirkten uzak kalmayı tercih eden kişi için bağışlar. Kim Allah’a ortak oluşturursa, O’na büyük bir iftirada bulunmuş olur.

Özellikle çocuklarının dünyalıklarının dört dörtlük olması için bütün gayretini sarf edip okuması ve bilgi yüklenmesi için her türlü imkânlarını seferber eden anne babalar, öğretmenler bu çocuklara Allah’ın sınavı için çalışmaları konusunda ne kadar destek oluyorlar?!.

Anne babalar bu soruları önce kendilerine sormalı ve çocuklarına da sordurmalıdırlar.

Sorun okulları kazanmakla bitmiyor okul sınavını geçtikten sonra da KPSS ile ilgili bilgileri sürekli canlı tutma gayreti içinde insanlar.

Unutmayalım Allah’ın sınavında bazen bir yanlış bütün doğruları götürür ve ömür denen sınav süreci bittikten sonra da telafi sorusu sorulmaz.

Zümer Suresi: 39/ 65 (Ey Muhammed) Sana da senden önceki nebilere de şu kesin olarak bildirilmiştir “Eğer şirke düşersen yaptığın yanar gider ve sen de kaybedenlerden olursun. 

Son nefese kadar verilen şansı iyi değerlendirmek gerek. Süresi belirlenmiş ömür sınavını geçebilmek için öncelikle sorulan soruların cevaplarını, soru soranın; yani Allah’u Teâlâ’nın belirlediği şekilde yerine getirmek gerekir.

Çocuklarını dünyalık sınavı için hazırlayanlar için de unutulmamalı: Bir çocuk buluğa erdikten sonra Allah’ın katında davranış sorumluluğu başlar.

Allah’ın bilgilerini Allah’ın belirlediği kaynaktan öğrenip hayatı buna göre düzenlemek insanoğlunun en önemli sınavıdır. Gerçek sınav budur.

Bu sınavda değerlendirmeler Allah’ın belirlediği müfredata göredir. O müfredatın açıklaması da Kur’an-ı Kerim’dir. Bu sınavın dünya sisteminin uyguladığı sistemden farkı kitaba bakmak serbesttir.

Nahl Suresi: 89. Her toplumun (ümmetin) içinden kendilerine karşı bir şahit çıkardığımız gün, seni de bunlara karşı şahit getiririz. Bu Kitabı, her şeyi açıklasın; bir rehber (yol gösterici), bir ikram ve tam teslim olanlara müjde olsun diye sana parça parça indirdik.

Bu da yetmez kitaba bakmak teşvik edilir ve emredilir. Kitabın sürekli açık kalsın, sürekli ona danış, sınavın cevabını oradan ara, mutlaka bulacaksın, onda eksik olan hiçbir şey yoktur.

En-Am Suresi: 38. Yeryüzünde kıpırdayan bütün canlılar, gökyüzünde iki kanadıyla uçan bütün kuşlar, tıpkı sizin gibi toplumlardır (ümmetlerdir). Bu Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmış değiliz. Sonra Rablerinin huzurunda bir araya getirileceklerdir.

Ahsen Başaran’ın kaleme aldığı bu yazı, Fıtrat Haber sitesinde 18.5.2016 tarihinde yayımlanmıştır.