Hud Aleyhisselam
1- Görevi “Ad kavmine kardeşleri Hud’u gönderdik. Şöyle dedi: “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. O’ndan başka tanrınız yoktur. Siz sadece uyduruyorsunuz.” (Hud 11/50) “Kardeşleri Hud, onlara: “Siz korunmak istemez misiniz?” demişti. Ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim; Allah’tan sakının ve bana itaat edin. “Ben sizden buna bir karşılık istemiyorum. Benim karşılığım yalnız varlıkların sahibine aittir.”(Şuara 26/124-127)
2- Aldığı Vahiy “Sizden önceki Nuh, Ad, Semud kavimlerinin ve onlardan sonra gelenlerin haberleri size ulaşmadı değil mi? Onları Allah’tan başkası bilmez. Onlara elçiler apaçık belgelerle gelmişlerdi. Ama bunlar ellerini onların ağızlarına tıkamışlar ve şöyle demişlerdi: “Biz sizin elçiliğinizi tanımıyoruz. Bizi çağırdığınız şeyden dolayı da gerçekten, kuşku veren bir şüphe içindeyiz.” Elçiler de şöyle demişlerdi: “Gökleri ve yeri yaratan Allah hakkında şüphe edilir mi hiç? O, günahlarınızdan bağışlamak ve size belli bir süre tanımak için size çağrı yapıyor.” (İbrahim14/9-10) “Ey kavmim! Rabbinizden mağfiret dileyin, sonra ona dönün ki size gökten bol bol yağmur göndersin, gücünüze güç katsın. Suç işleyen kişiler olarak yüz çevirmeyin.” (Hud 11/52) “Sizi uyarsın diye, içinizden bir adama Rabbinizden bir zikir gelmesine şaşıp kaldınız öylemi? Bir düşünsenize, Allah Nuh kavminden sonra sizi onların yerine getirdi. Sizi boyca bosca onlardan üstün kıldı. Allah’ın nimetlerini dile getirin ki, başarıya ulaşasınız.” dedi.” (Araf 7/69)
3- Mucizesi “Onlara, kendilerinden önce gelip geçmiş Nuh, Ad, Semud kavimlerinin, İbrahim kavminin, Medyen ve altüst olmuş şehirlerin haberi gelmedi mi? Elçileri mucizelerle gelmişlerdi. Allah onlara kıymış olmadı, onlar kendi kendilerine kıymış oldular.” (Tevbe 9/70) (Onlar gelen mucizeyi yok sayıyor, habire mucize istiyorlardı.) “Dediler ki: “Ey Hud! Sen bize bir mucize getirmedin. Biz senin sözünle tanrılarımızı bırakacak değiliz. Biz sana inanacak da değiliz.” (Hud 11/53) “Onlar: “Siz başka değil, tıpkı bizim gibi insansınız; bizi babalarımızın taptıklarından alıkoymak istiyorsunuz. Öyleyse bize apaçık bir mucize getirin” dediler. Elçileri onlara şöyle dedi: “Biz de tıpkı sizin gibi insandan başka bir şey değiliz ama Allah, kullarından dilediğine iyilikte bulunur. Bizim size mucize getirme yetkimiz de yoktur; Allah’ın izni olursa o başka. İnananlar sadece Allah’a güvensin.” (İbrahim 14/10-11)
4- Hud Kavmine Gelmiş Başka Elçiler “Ad’ın soydaşı (Hud’u) bir düşün. O, Ahkaf bölgesindeki kavmini şöyle uyarmıştı. “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin, doğrusu sizin için, büyük günün azabından korkuyorum.” Zaten hem ondan önce hem de sonra nice uyarıcılar gelip geçmişti.” (Ahkaf 46/21) “Eğer yüz çevirirlerse de ki, “Ben, Ad ve Semud’un yıldırımı gibi bir yıldırıma karşı sizi uyardım.” Onlara, kendilerinden önce ve sonra elçiler gelmişti; “Allah’tan başkasına kulluk etmeyin” demişlerdi. Onalar ise “Eğer Rabbimiz dileseydi elbette melekler indirirdi. Siz ne ile gönderildiyseniz işte biz onu tanımıyoruz.” demişlerdi.” (Fussilet 41/14)
5- İleri Gelenlerin Tavrı “Kavminin inkarcı ileri gelenleri dediler ki; “Biz seni bir aptallık içinde görüyoruz. Senin gerçekten yalancılardan olduğun kanaatindeyiz” Dedi ki; “Ey kavmim! Bende aptallık yoktur. Ama ben varlıkların sahibinin elçisiyim. Size Rabbimin gönderdiklerini ulaştırıyorum. Ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm. Sizi uyarsın diye, içinizden bir adama Rabbinizden bir zikir gelmesine şaşıp kaldınız öylemi? Bir düşünsenize, Allah Nuh kavminden sonra sizi onların yerine getirdi. Sizi boyca bosca onlardan üstün kıldı. Siz Allah’ın nimetlerini dile getirin ki, başarıya ulaşasınız.” dedi. “Sen şimdi bize yalnız Allah’a kulluk etmemiz ve babalarımızın taptıklarını bırakmamızı için geldin, değil mi? Eğer doğru biri isen bizi tehdit ettiğin ne ise, haydi onu bize getir bakalım.” dediler. (Araf 7/66-70)
6-Tanrıları “Hud dedi ki; “Artık Rabbinizden üzerinize bir pislik ve gazap gelmesi hak oldu. Siz, kendiniz ve babalarınız tarafından adı konmuş isimler hakkında benimle tartışırsınız ha? Oysa ki Allah onlar hakkında hiçbir dayanak indirmemiştir. Bekleyin bakalım. Ben de sizinle bekleyenlerdenim.” Bunun üzerine onu ve onunla birlikte bulunanları rahmetimizle kurtardık. Ayetlerimiz karşısında yalan söyleyenlerin de kökünü kestik.” (Araf 7/71-72)
7- Kavminin Özelliği “Ad kavmi, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladı ve “Gücü bizden daha fazla olan kim ki?” dediler. Onları yaratan Allah’ın gücünün onlardan fazla olduğunu hiç görmediler mi? Hem mucizlerimizi de yok sayıyorlardı.” (Fussilet 41/15) “Onlara gerçekten öyle imkanlar vermiştik ki o imkanları size vermedik. Onlara işitme, görme imkanları ve gönüller yaratmıştık. Ama işitmeleri, görme imkanları ve gönülleri kendilerine bir fayda sağlamadı. Çünkü onlar Allah’ın ayetlerini görmezlikten geliyorlardı. Alay edip durdukları şey kendi başlarına geçiverdi.” (Ahkaf 46/26) “Hud dedi ki, “Siz her yüksek yere koca bir bina kurup, gönül eğlendirirsiniz değil mi? Bir de köşkler edinirsiniz; sanki hiç ölmeyeceksiniz. Yakaladınızı mı zorbalar gibi yakalarsınız? Artık Allah’tan sakının da bana itaat edin. Bildiğiniz ne varsa onu size bağışlayandan sakının. O size davarlar ve oğullar bağışladı. Bahçeler ve pınarlar verdi. Doğrusu ben, büyük bir günün azabına uğrayacaksınız diye korkuyorum.” Onlar da şöyle dediler: “Öğüt versen de, öğüt veren biri olmasan da, bizim için farketmez.” Bu, öncekilerin huyudur zaten. Bizim azaba uğratılacağımız falan yok.” (Şuara 26/128-138)
8- Meydan Okumalar “Hud kavmi dedi ki; “Senin gelmen bizi tanrılarımızdan çevirmek için mi? Bizi tehdit ettiğin ne ise onu getir bakalım. Tabii eğer doğru söyleyenlerden biri isen. Hud dedi ki; “Bu bilgi yalnız Allah’ın yanındadır. Benimle ne gönderilmişse ben onu tebliğ ederim. Ama ben sizi bir cahiller topluluğu olarak görüyorum.” (Ahkaf 46/22-23) “Tanrılarımızdan biri seni fena çarpmış, demekten başka bir söz bulamıyoruz.” dediler. Hud dedi ki: “İşte ben Allah’ı şahit tutuyorum; siz de şahit olun ki ben sizin ortak saydığınız şeylerden uzağım.” Allah’ın dışındakilerden… Şimdi hepiniz bana tuzak kurun; hiç ertelemeyin. Ben işimi Allah’a bırakmışımdır. O benim sahibimdir, sizin de sahibinizdir. Canlı namına ne varsa Allah onun perçeminden mutlaka tutmaktadır. Benim Rabbim doğru yol üzerindedir. Eğer yüz çevirirseniz, artık ben, benimle ne gönderildiyse size ulaştırdım. Rabbim sizin yerinize başka bir kavmi getirip koyabilir de siz ona bir zarar veremezsiniz. Çünkü benim Rabbim her şeyin üzerinde bir koruyucudur.” dedi.” (Hud 11/54-57)
9- İnkarcıların Genel Tavrı “Elçileri tanımayanlar onlara dediler ki: “Ya bizim dinimize dönersiniz ya da ne olursa olsun sizi toprağımızdan çıkarırız” Rableri de onlara şöyle vahyetti: “Biz, eninde sonunda o zalimleri yok edeceğiz. Onlardan sonra da o toprağa, kuşkusuz sizi yerleştireceğiz. Bu, karşıma çıkmaktan korkan ve tehdidimden korkan her kes içindir.” Onlar önlerinin açılmasını istediler. İnatçı zorbaların hepsi de perişan oldu.” (İbrahim 14/13-15) “Hele Ad ve Semud. Hele onlara ne olduğu oturdukları yerlerden açıkca bellidir. Şeytan, yaptıklarını güzel göstermişti de onları yoldan çıkarmıştı. Oysa onlar ilerisini görebilen kimselerdi.” (Ankebut 29/38) “Seni yalanlıyorlarsa bunlardan önce Nuh kavmi, Ad ve Semud da yalanlamıştı. İbrahim’in kavmi, Lut’un kavmi, Ve Medyen halkı da. Musa da yalanlanmıştı. Ben, elçileri tanımayanlara önce süre vermiş, sonra da yakalarından tutmuşumdur. Beni yok saymak neymiş görsünler. Öyle kentler vardır ki, biz onları haksızlık yaparken yok etmişizdir. Artık oraları bomboş, tavanları çökmüştür. Bir tarafta kullanılamaz bir kuyu, bir tarafta dimdik bir köşk. Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı? Hem onların düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları da vardır. İşte gözler kör olmuyor ama göğüslerdeki kalpler körleşiyor.” (Hac 22/42-46)
10- Ceza “Görmedin değil mi, Rabbin Ad’ın başına nasıl bir iş getirdi? Sütunlu İrem’e. Öyle ki kentler arasında onun bir eşi daha yaratılmamıştı.” (Fecr 89/6-8) “Ad ve Semud kavimleri ile Ress’lilere ve bunların arasındaki nesillere bak. Onların hepsine bir çok örnekler vermiştik. Hepsini de kırdık geçirdik. Bunlar, üzerlerine kötülük yağmuru yağmış kente gerçekten uğramışlardı. Onu görmez mi oldular? Aslında bunlar tekrar dirilmeyi beklemiyorlar.” (Furkan 25/38-40) “İşte sana Ad. Onlar Rablerinin ayetlerini yok saydılar. Elçilerine kafa tuttular ve her inatçı zorbanın peşine takıldılar. Onların peşlerine de hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde bir lanet takıldı. Şunu bilin ki Ad, Rablerini tanımamıştı. Yine bilin ki Hud’un kavmi Ad, bir sürgünü haketmişti.” (Hud 11/59-60) “Rezil olma azabını onlara dünya hayatında taddıralım diye üzerlerine uğursuz günlerde dondurucu bir rüzgar gönderdik. Hele ahiret azabı daha da rezil eder; üstelik onlara yardım da edilmez.” (Fussilet 41/16) “O azabın, yayılarak vadilerine doğru yöneldiğini görünce: “Bu bize yağmur yağdıracak kalın, yaygın bir buluttur” dediler. “Hayır, o, acele ettiğiniz şeydir; bir rüzgardır. İçinde de acı bir azab vardır. O, Rabbinin emriyle her şeyi yok eder. Onlar öyle bir hale geldiler ki barınaklarından başka bir şey gözükmez oldu. Biz, suçlular topluluğunun cezasını işte böyle veririz.” (Ahkaf 46/24-25) “O rüzgar, uğradığı hiç bir şeyi bırakmıyor, kül gibi yapıyordu.” (Zariyat 51/42) “Onu, kesintisiz yedi gece sekiz gün, onların üzerlerine saldı. Derken o toplumu orada yere serilmiş olarak görürsün. Sanki onlar içi boş hurma kökleridir. Şimdi sen onlardan geriye kalmış bir şey görüyor musun?” (Hakka 69/7-8) “Benim azabım ve uyarılarım nasıl olurmuş, bir görün.” (Kamer 54/21)
11- İnananların mükafatlandırılmaları “Ne zaman ki, buyruğumuz erişti, o zaman merhametimiz sebebiyle Hud’u ve beraberindeki inananları kurtardık. Onları kaba bir azaptan kurtardık.” (Hud 11/ 58)
Prof. Dr. Abdülaziz Bayındır