İradeyi Aktif Kılmanın Önemi

İrade hakkında filozofların ve kelamcıların fikirlerine yer vermeden, yazımda iradeyi aktif hale getirmenin önemine dikkat çekmeye çalışacağım. “Aktif irade çalışma isteğinin ön koşuludur” dedikten sonra konuya sorularla başlamak istiyorum. İrademi saf dışı bıraktığımda değişime karşı direnç mi sağlıyorum? Değişimi başkalarından bekleyerek işin kolayına mı kaçıyorum? Böylelikle tembelliğe davetiye mi çıkarıyorum? Günümüzde tembelliğin evrensel olduğu düşünüldüğünde; Müslüman olarak ne yapabilirim? Bugüne kadar irade konusunda yazılmış farklı görüşlerden mi yararlanmalıyım? Okumaya nereden başlamalıyım? Tek tek sorulara cevap verdikten sonra soru listesini arttırmak sizin elinizde.

Öncelikle okumaya Kur’an’dan başlamamız gerektiği konusunda uzlaşmalıyız. Çünkü Rabbimiz Kur’an’ın ipine tutunmamızı istemektedir. Anlayarak, bağlamlarıyla birlikte “Kur’an” okudukça bu durum anlaşılan bir gerçektir. Diğer bir gerçek de Kur’an’ın, insanın iradesini güçlendirmede ve karakterini oluşturmada tek başına yeterli bir kitap olduğudur. Bunun aksini iddia etmek batıl/boş bir çabadır. De ki: “Hak geldi, batıl /asılsız şeyler yok oldu. Zaten asılsız şeyler yok olmaya mahkûmdur.” (İsra 17/81).

Ayrıca Rabbimiz Mülk Suresi 2. Ayette “hangimizin daha iyi amel edeceğini görmek için” bir imtihan sistemi kurduğunu söylemektedir. İmtihanı kazanmak istiyorsak sorumlu olacağımız kitaba çalışmalı ve onunla amel etmeliyiz. Bunları yapmak için irademizi aktifleştirmemiz gerekir. En azından çabalamalıyız. İsra 13. Ayette bu çabanın önemi vurgulanmaktadır. Bir başka değişle bir başkasının çabalaması yani çalışmada ortaya koyduğu iradesi kendisine aittir. Bu yüzden tek tek hesaba çekildikten sonra, bireysel çabalar ödüllendirilecektir. Çalışmalarımızın salih amel olmasını istiyorsak elimizden gelen gayreti göstermeliyiz.

İradeyi aktifleştirmeden, çalışma isteği olmayacağına göre; irade eğitimi bir yönden de duygu eğitimidir. Duygularını yönetmeyi bilen insan, iradesini yönetmeyi de başarır. Duyguların biliş ve davranışları yönlendirmedeki rolü tartışmasızdır. Bu yüzden hızlı ve değişken olan duyguların “Allah’ın dinine” sabit kılınması çok önemlidir. “Allah’ım kalbimi dinine sabit kıl” diyen Elçimizin duasını bu bağlamda değerlendirebiliriz. Unutmayalım irademizi neye bağlarsak onun kulu oluruz. Örneğin iradesini şeyhine ipotek eden, şeyhinin din anlayışını peşinen kabul eden kişidir. Allah’ın verdiği iradesini Şeyhine bağlamıştır. Filozof ve Kelamcıların yazdıklarını peşinen kabul edenler de aynı saftadırlar.

Kısaca konuyu toparlayacak olursam çalışma isteğimizin sürdürülmesi irademize bağlıdır. Duygularımızı yönetmemize bağlıdır. Ancak bu durum büyük bir çaba ve sabır ister. Çalışmanın sürekli olması önemlidir. Yoksa tembellik kaçınılmaz olur Panzehir İnşirah suresindeki 7. ayette verilmektedir “bir işi bitirince yenisine giriş.” Her yeni iş yeni bir yönelim ve odaklanmayı gerektirir. Bu sayede zihin ve beden dinlenir. Hiçbir şey zahmetsiz elde edilmez. Mutluluk da buna dâhildir. Mutluluk da çaba ister.

Eğer bugün bu okumanın ardından Kur’an’ın ipine tutunmanın ve irademizi aktifleştirip çalışmanın önemini ve büyüklüğünü hissediyorsak, hadi hemen iş başına

Erkek olsun, kadın olsun, kim mümin olarak iyi iş yaparsa ona mutlaka güzel bir hayat yaşatırız. Ödüllerini de kesinlikle yaptıklarının en güzeline göre veririz. (Nahl 16/97)

İster erkek ister kadın olsun, kim mümin olarak iyi işler yaparsa cennete işte onlar gireceklerdir. Onlara zerre kadar haksızlık yapılmayacaktır. (Nisa 4/124)

Mürüvvet ÇALIŞKAN