Kağıt Toplayıcısı Öğretmen
Öğretmen adayı olabilmek için, her yıl, yüz binlerce genç, canını dişine takarak çabalıyorlar.
Kolay değil! Ha deyince öğretmen adayı olamıyorsun. Yıllarını, psikolojini ve paranı bu uğurda harcamalısın.
Her şeyden önce uygun bir üniversite kazanmayı başarman gerekiyor. Bunun için de üniversite hazırlığına yönelik hatırı sayılır harcamalar yapmanın yanı sıra, o genç yaşında sosyal hayatını rafa kaldırmalısın.
Öyle ya! Şimdi zahmet çekersen, ileride rahat edersin, demez mi büyüklerimiz? Bu hayal ile erteleriz gençliğimizi meçhul yarınlara.
Üniversiteyi kazanmakla her şey hallolacak zanneden gençler, zorlu bir maratona daha yeni adım attıklarını sonraları keşfederler.
Üniversiteyi kazanmaktan daha zor olan şey, o üniversiteyi başarı ile bitirmektir. Bunu genelde ikinci sınıfın ortalarında çözüyorsun.
Final sınavlarına çalıştığın uykusuz bir gecenin sabahında aklına gelir ister istemez; bu kadar çalışıyoruz da acaba mezun olunca bir işe yarayacak mı?
Efkârlanırsın. Canın sıkılır. Bilinmezliğin yarattığı bir korku sarar yüreğini hafiften. Uzun sürmez ama. Aklından çıkarırsın böyle düşünceleri. Hele bir mezun olalım, Allah kerim, dersin.
Mezun olunca, eline bir bitirme belgesi sıkıştırıp, yollarlar evine. Hadi bakalım, ne halin varsa gör, der gibi.
Mezun oldun ama hala bir öğretmen adayı olma hakkı kazanamadın. Devletin, pedagojik formasyon sertifika programı açmasını beklemelisin. Bu program da belli üniversitelerde, belli bölümler için belli kontenjanlarda açılır. Senin bölümünden yüz kişi mezun olmuştur, formasyon kontenjanı on beş kişidir. Nasip artık.
Formasyon hakkı kazanmayı başardıysan dünyalar senindir. Dört sene boşuna mı okudun?
Bir de önemsiz bir detay var: 2000 (iki bin) TL gibi ufak bir ücret ödemen gerekiyor. Bir yerden bulup buluştur artık. Paran yoksa da öğretmenliği unut! Fakir adamın ne işi olur öğretmenlikle!
Sonunda Pedagojik Formasyon sertifikanı da eline aldın mı? Artık sen bir öğretmen adayısın. Tebrikler.
Hemen de çok sevinme. Adayısın dedik. Öğretmen oldun demedik.
Senin gibi yüz binlerce aday var. Ancak problem şu ki; o kadar öğretmene ihtiyaç yok. Burada da devreye KPSS giriyor.
KPSS’de başarılı olabilmek içinde ekstra bazı harcamalar yapmak lazım. Kitaplar, kurslar vesaire.
KPSS kimsenin gözünün yaşına bakmaz. Sen gerçekten öğretmen olmak için yaratılmış olabilirsin. Bir öğretmenin sahip olması gereken tüm güzel hasletlere sahip olabilirsin.
Veya evini, aileni geçindirmek için elindeki tek şey bu olabilir. KPSS buna bakmaz, adını bile duymadığın bir ülkenin cumhurbaşkanını veya başkentini bilip bilmediğine bakar.
2015 Ağustos ayında yaklaşık 300.000 (üç yüz bin) öğretmen adayı atama bekliyordu. Bu sayının 2018 senesinde 800.000 (sekiz yüz bin) olacağı tahmin ediliyor. Atama kazanan öğretmen sayısı ise 40.000’i (kırk bini) geçmiyor.
Peki, yazının başından beri anlattığımız bu zor süreçlerden geçen 260.000 (iki yüz atmış bin) genç ne yapacak? Bu kadar sene ne için okudular? Ne için zaman ve para harcadılar?
Geçtiğimiz günlerde Ankara’da kağıt toplayarak ailesini geçindirmeye çalışan Ramazan Gezer isimli bir abimizin on yıldır atama bekleyen bir Fizik Öğretmeni adayı olduğu ortaya çıktı. Günde ortalama 70-80 km yürüyen Ramazan hocamız, bunun karşılığında 30 (otuz) TL kazandığını dile getirdi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın uygulamaya koyduğu yeni bir yasal düzenleme yüzünden artık bu işi de yapamayacak olmasına üzülüyor.
Öğretmen de olamazsın! Kağıt da toplayamazsın! Ramazan hoca üzülmesin de kim üzülsün.
Öğretmen adayı olabilmek için, her yıl, yüz binlerce genç, canını dişine takarak çabalıyorlar.
Kolay değil! Ha deyince öğretmen adayı olamıyorsun. Yıllarını, psikolojini ve paranı bu uğurda harcamalısın.
Sonunda bir de bakmışsın, gençliğini harcadığınla kalmışsın. Üniversite kazanmanın ve bitirmenin hayatta her şey demek olmadığını anlarsın. Sınavlara çalıştığın uykusuz kaldığın geceler gelir aklına.
Efkârlanırsın. Canın sıkılır.
Vedat Yılmaz’ın kaleme aldığı bu yazı, 30.1.2016 tarihinde Fıtrat Haber sitesinde yayımlanmıştır.