Kendi Tanrı’nı Atamak
Geçmişte Tevrat ve İncil’den uzaklaştırılan inananlar, günümüzde de Kur’an’dan bilinçli bir şekilde uzaklaştırılıyorlar. İnsanlar, boşta kalınca maalesef kendi tanrılarını/ilahlarını atıyorlar.
Birinci sebep fıtratın Yaratıcıyı araması.
İkinci sebepte kâinatta bulunan bir yasa gereği, kâinat’ın boşluk kabul etmemesi.
Boşalan bir yeri başka bir şey mutlaka kaplıyor. Atalarımız yasaları müthiş bir şekilde okumuşlar. ”Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” demişler. Aracılık makamından uzaklaştırılan cin şeytanlarının yerine farkında olmadan insan şeytanına yer vermişler. (Nisa suresi)
Dikkat edin atadığımız tanrı/ilahlar bize emir vermiyor. “Özgür yaşa iyi yaşa bir daha mı geleceksin dünyaya, şart şurt yok” diyor. Ya da kendi hizmetinde çalıştırmak için emir veriyor. “Dediğimizi yapmazsan Cehennemi boylarsın eteğimize tutun gir cennete” tıpkı Hristiyan papazları gibi davranıyorlar. Bol keseden tapular, vaatler dağıtıyorlar.
Bazı kimseler; Yatırı, (ölüden yardım istemeyi) ağacı, duvarı veya başka nesneleri emrine amade ediyor! yâni vazifeli arzuhalci yapıyor. Sonra bana şunu ver bunu ver vermezsen öbür arzuhalciye giderim diyor. İşin içine birde tehdit giriyor…
Şeytanın adımlarına tabi olmayın şüphesiz o sizin apaçık düşmanınızdır. O size ancak kötülüğü ve fuhuşu emreder. Allah karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi emreder. Onlara Allah’ın indirdiğine tabi olun denildiği vakit “Hayır biz babalarımızı neyin üzerinde bulduksa ona tabi oluruz “derler ” (Bakara suresi, 169-170)
Allahtan başka taptıklarınızın durumuna baktınız mı? Yeryüzün de neyi yarattıklarını ya da gökyüzünde bana bir ortağını bana gösteriniz. Eğer doğru söylüyorsanız. Bana bu Kur’an’dan önce bilgi kalıntısı getiriniz. O kimseden daha şaşkın kim olabilir? Allah’ı bırakıp kıyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek olana Oysa onlar bunların dualarından habersizdirler. (Ahkaf suresi, 5)
Andolsun sizi ilk defa yarattığımız gibi teker teker yapayalnız bize geldiniz. Ve size lütfettiklerimizi arkanız da bıraktınız. İçinizden gerçekten ortaklar olduklarını sandığınız şefaatçilerinizi şimdi yanınızda görmüyoruz. Andolsun aranızdaki bağlar parçalanıp koparılmıştır. Ve hakkında zanlar besledikleriniz sizlerden uzaklaşmıştır. (En’am suresi, 91-92-93)
Allah Akıl fikir versin Müslümanların uyanması dileğiyle. Allah korusun “Benim kalbim çok temiz, ben cennete gitmeyeceğim de kim gidecek?” diyen kişide tıpkı şeyh gibi kendi cennet biletini keser. Allah bizi şirkin açığından ve gizlisinden korusun. Rabbim ötekileştirme tuzağından ve batağından Ümmet-i Muhammedi korusun. Tövbe etmeyi herkese nasip etsin.
Muhammed, Allah’ın resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çok çetin, kendi aralarında çok merhametlidirler. Sen onları rükû eder, secdeye kapanır halde görürsün. Allah’tan bir lütuf ve hoşnutluk ister dururlar. Görünüşlerine gelince, yüzlerinde secde eseri/izi vardır. Bu onların Tevrat’taki nitelikleri. İncil’deki nitelikleri de şöyle: Tıpkı bir ekin ki filizini çıkarmış, o filizi kuvvetlendirmiş. Filiz kalınlaştı, gövdesi üzerine dikildi. Ziraatçıları da imrendirir/hayran bırakır bu ekin. Allah böyle yapar ki, onlar sayesinde, inkâr edenleri öfkelendirsin. Allah onlardan iman edip hayra ve barışa yönelik işlen yapanlara bir bağışlanma ve büyük bir ödül vaat etmiştir. (Fetih suresi, 29)
İnkâr edenler, kalplerine öfkeli taassubu, o cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah ise huzur ve mutluluğunu resulünün, inananların üstüne indirmişti. Onları, takva kelimesine bağlı tutmuştu. Zaten onlar buna layık ve ehil idiler. Allah her şeyi çok iyi bilmektedir. (Fetih suresi, 26)
İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, Allah dışında bazılarını Allah’a eş tutarlar da onları Allah’ı sevmiş gibi severler. İman sahipleri ise Allah’a sevgide çok kararlı ve taşkındır. Zulme saplananlar, azabı gördüklerinde tüm kuvvetin Allah’ta bulunduğunu, Allah’ın azabının çok şiddetli olduğunu fark edeceklerini anlayabilseler! (Bakara suresi, 165)
Allah size açık-seçik bildirmek istiyor. Sizi, sizden öncekilerin yol ve yöntemlerinden haberdar ediyor. Size tövbe nasip ediyor. Allah her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir. (Nisa suresi, 26)
Müşrikler istemese de O dini (İslam’ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O’dur. (Tevbe suresi, 33)
Ki O, elçilerini hidayetle ve hak dinle, diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için gönderdi. Şahid olarak Allah yeter. (Fetih suresi, 28)
Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O’dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam’ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile. (Saff suresi, 9)
Mürüvvet Çalışkan’ın kaleme aldığı bu yazı, Fıtrat Haber sitesinde 14.3.2017 tarihinde yayımlanmıştır.