Kur’an ve Denge
Kur’an, tekrar tekrar okunması gereken bir kitaptır. Okudukça bu gerçekle karşılaşırız ve farkındalıklarımızın artmasıyla duygu, düşünce ve davranışlarımız dengeye girmeye başlar.
Benzer benzeri çözer yasası gereği; fıtrat kitabı olan Kur’an-ı Kerimle, insan fıtratını çözmeye başlarız. Bu sayede bozulan fabrika ayarlarımıza döneriz, yeniden inşa olmaya başlarız.
“Sen yüzünü doğrudan doğruya bu dine, Allah’ın fıtratına/varlıklarda geçerli kanununa çevir. O, insanları ona göre yaratmıştır. Allah’ın yarattığının yerini tutacak bir şey yoktur. Dosdoğru din budur, ama insanların çoğu bunu bilmez.” (Rum 30/30)
Kur’an-ı Kerimde her konuda sınırların çizilmiş olması da inşa sürecini kolaylaştırır. Çünkü sınırlar insanı güvende tutar. Güven duygumuz ise her bakımdan önemlidir. İnsan kendini güvende hissettiğinde ancak huzurlu olur.
“Kim İslam’dan (Allah’ın indirdiği kitaplardaki tek dinden) başka bir din arayışına girerse asla kabul edilmez. O, ahirette kaybedenlerden olur.” (Al-i İmran 3/85)
Çünkü Allah, aşırıya gidenleri ve haddini aşanları sevmez…
Ayrıca ayetleri anlayıp içselleştirdikçe Yaratan ve yaratılan dengesini de kurmaya başlarız. Sorumluluklarımızın ve sınırlılıklarımızın bilincine varırız. Bu sayede bakış açımız değişir, gelişir ve zenginleşir. Bu durum da amellerimize yansır.
Unutmayalım Yaratan ve yaratılan dengesi bozulan insanın, iç dengesi de bozulur. Bu durumda kişi farkında olsun veya olmasın psikolojik bunalım yaşamaya başlar. Kişi girdiği bu bunalımdan ancak Bakara 153. ayetteki gibi Allah’a güvenerek, namazla, sabırla, dua ile kurtulabilir!
“Müminler! Sabırlı davranarak ve namaz kılarak yardımı doğrudan (Allah’tan) isteyin! Allah sabredenlerin yanındadır.” (Bakara 2/153)
Mürüvvet Çalışkan