KUR’ÂN’DA DİNDARLIK
Doğruları anlatmak kolaydır ama kabul ettirmek zordur. Doğrulardan en çok rahatsız olanlar, menfaat çevreleridir. Onlar, hedeflerine ulaşabilmek için din adamlarını ve ilim adamlarını yanlarına çekmeye çalışırlar.
GİRİŞ
Din ve deyn, aynı kökten türemiş olup borç anlamını içeren iki kelimedir1. Din, Allah’a olan borcu, deyn de başkasına olan borcu ifade eder. Biz her şeyimizi Allah’a borçluyuz. Din, o borca karşılık bize yüklenen sorumluluklardır. Sorumluluklarımızı ne ölçüde yerine getirdiğimiz, Ahirette, Din Günü’nde= ( )’ (Fatiha 1/4) açıklanacaktır.
Başkasına olan borç ödenebilir ama aldığımız her nefesi ve ihtiyacımız olan her şeyi veren Allah’a olan borç ödenemez. Bu sebeple, istesek de istemesek de hepimiz onun kulu ve kölesiyiz. Yapılacak tek şey, ona tam güvenmek ve gönülden teslim olmaktır. Herhangi bir konuda yanlış yaparsak derhal yanlışımızdan dönmeli ve ondan af dilemeliyiz. Allah Teâlâ şöyle buyurur:
“(Yanlışlardan sakınanlar) yüz kızartıcı bir suç işler veya kendilerini kötü duruma düşürürlerse hemen Allah’ı hatırlar ve günahlarının bağışlanmasını isterler. Günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir! Bir de yaptıkları yanlışta, bile bile ısrar etmezler.” (Al-i İmran 3/135)
Prof. Dr. Abdulaziz BAYINDIR
Yayımlandığı Yer: Kitap ve Hikmet Dergisi, Temmuz – Eylül 2020, Sayı: 30, s. 4-17
Yazıyı görüntülemek için linke tıklayın: abdulaziz-bayindir-kh-30-sayi-kuranda-dindarlik