KUR’AN’DA ÜMMÎ KAVRAMI

Muhammed aleyhisselamın hem Mekkeli olması hem de nebî olmadan önce ilahi kitap bilgisine sahip olmaması, onu her iki açıdan da ümmî yapmaktadır. Onun ümmîliği Yahudi ve Hristiyanların ona inanmaları açısından çok önemlidir.

Arapçada anneye üm = الأم anasından doğduğu gibi kalmış ve bir şey öğrenmemiş kişiye de ümmî = الأمي denir. Türkçe karşılığı “cahil kalmış kişidir.” Herkesi cahil kaldığı şeyler vardır ama tefsir ve mealler, Kur’ân’daki ümmî kelimelerine daha çok “okuma yazmaya bilmeyen” anlamı verirler. Bu kelime ikisi tekil, dördü çoğul olarak toplam altı âyette geçer. Tekil olanlar Nebî’miz Muhammed aleyhisselam ile ilgilidir.

Konuya Kur’ân bütünlüğü içinde bakınca ümmî’nin, biri genel diğeri, özel olmak üzere iki anlamı olduğu görülür. Genel olanı îlahi kitap bilgisi olmayan veya inandığı kitabın içeriğini bilmeyen kişi, özel anlamı da Mekkeli olan kişidir.

Prof. Dr. Abdulaziz Bayındır’ın kaleme aldığı bu yazı, Kitap ve Hikmet dergisinde 27. Sayı 7. Yıl Ekim, Kasım, Aralık 2019 tarihinde yayımlanmıştır.

Yazıyı görüntülemek için linke tıklayın: abdulaziz-bayindir-kh-27-sayi-kuranda-ummi-kavrami