MUTLULUĞUN YOLU KULLUKTAN GEÇER

Günümüzde en çok aranılan istenilen şeydir mutluluk…

Mutlu olmak adına küçük şeylerden medet beklenir…

Bir anlık mutluluk için birçok fedakârlıklar yapılır, zahmetlere katlanılır.

Hep uzaklardan gelecek olan şeylerden getirmesi beklenir. Kişi bekârsa evlenince mutlu olacaktır. Fakirse zengin olunca mutlu olacaktır. Yalnızsa yanına can yoldaşı bulunca mutlu olacaktır. Hastaysa iyileşince mutlu olacaktır…

Bu sıralama uzar gider… Nedir bu mutluluk?  İnsan neyle mutlu olur ya da mutluluğun yolu nerden geçer…

Mutlu olmak için illaki bir sebep mi lazımdır.

Mutluğun tarifi belki de herkes için farklıdır.

Herkes beklentisine göre mutluluk tarifi yapabilir.

Ancak bu beklentiler elde edildiğinde kişi mutlu olmuş mudur? İşte en önemli soru buradadır. Beklentiler mi mutluluğu getirir. Beklentiler hiç gerçekleşmezse kişi hiç mutlu olma şansını yakalayamayacak mıdır?

Gerçekten zor bir soru: beklentilerden medet umulduğu sürece mutlu olmanın da imkânı yoktur.

Mutluluk anlıktır.

Mutluluk küçük şeylerdedir. Aslında küçük şeyler hayatımızda çok büyük yerler işgal edebilirler. Bu yüzden küçük şey yoktur. Küçük görülen şeyler vardır.

Herkes her an mutluluğu yaşayabilir.

Mutluluk bir duygudur, anlıktır, geçicidir.

Haz duygusuyla çok fazla karıştırılır.

Haz duygusuyla ortak yanları vardır ikisi de duygudur. Mutluluk ruhu etkiler haz bedeni etkiler ancak ikisi de birbirleriyle etkileşim içindedir.

Kişi mutlu olduğunda haz duyar. Haz duyduğunda da mutlu olur.

Bunlar kişilerin dünyevi şeylerden hissettikleri duygulardır.

Ancak gerçek mutluluk Allah’a kul olmaktan geçer.

Fatiha suresinde her gün namazlarımızda “bize nimet yani mutluluk verdiklerinin yoluna ilet” diye tekrar tekrar okuduğumuz bu ayetin bir öncesine de bizi doğru yoluna ilet diye talepte bulunuruz.

Buradan şunu anlayabiliriz ki Mutluluğun yolu doğru yoldan geçermiş. Bu doğru yola nasıl girilir onun da cevabı bir önceki ayettedir. Kulluğu yalnız Allah’a yapmak ve yalnız ondan yardım dilemekle.

İşte gerçek mutluluğun yolu Yalnızca Allah’a kul olmaktan geçer.

Gerçek mutluluk yine her istediğini Allah’tan istemektir.

Çünkü istenildiğinde reddedilmeyeceğinden emin olunan tek merci odur da ondan…

Eğer kişi talep ettiği şeyin gerçek olacağından emin olursa mutlu olur. Talep edilene, istenilene kavuşmak için önce ispat lazımdır. Bu da istemeden önce yapılan davete yani kulluk çağrısına cevap vermekle gerçekleşir.

Davet Allah’tan kula yani üstten asta olur.

Dua ise kuldan Allah’a yani ast tan üste olur.

O yüzden kişi kulluğunu bilip gereklerini yerine getirmelidir ki talep etmeye yüzü olsun talep de buluna bilme cesaretini gösterebilsin

Önce talebe icabet sonda istek ve rica

Sonrasında gelen nimet ancak gerçek mutluluktur.

Mutluluğun tarifini yaşanılan her şeyden hoşnut ve razı olabilmek olarak da tanımlayabiliriz.

Çünkü Allah’u Teâlâ her an yaratma halindedir ve her an bize nimetlerini vermektedir kişi bunun farkına varır ise her an mutlu olmanın da çözümünü bulmuş olacaktır.

İnsanların mutsuz olmalarının sebeplerinden biri belki de en önemli sebebi kişilerin Allah’ın verdiği nimetlerin farkına varmamasında saklıdır.

Ancak nimete ulaşanlar mutludur. Mutlu insanlar onlardır ki Allah’ın nimetlerine sahip olabilenlerdir.

En büyük nimet iman nimetidir.

Allah’a layıkıyla hiçbir şirk ve şüphe karıştırmadan iman etmişler ancak gerçek mutluluğu yakalamışlardır.

Onlar ki iman nimetinin kıymetini bilirler onu koruyabilmek için her günde 5 defa Allah’ın huzuruna çıkıp verdiği nimetlerini hatırlarlar.

Mutluluğu fark edemeyen kişi önce imanını sorgulamalıdır. Evet, çok iddialı bir söz oldu belki de ancak iman nimetine kavuşmuş bir kişi için dünyevi şeyleri elde edememenin verdiği hüznü ancak iman nimetini hatırlamak giderir.

İman var ne gam iman yok ne fayda.

Ahsen Başaran’ın kaleme aldığı bu yazı, Fıtrat Haber sitesinde 5.9.2017 tarihinde yayımlanmıştır.