NASIL BİR KUR’AN ARZU EDERDİNİZ?
Türklere Türkçe ilahi bir kitabın gönderilmemiş olması bizi sorumluluktan kurtarır mı? Ya da Kur’an’ın dilimize çevrilmiş olması bizi sorumluluk altına sokmaya yetmez mi?
İnsan o kadar cüretkardır ki Allah’a bile akıl öğretmeye kalkar. Kimin nebi seçileceği hususunda kendisine danışılmasını ister. Allah’a bazı isimler önerir. Dikkate alınmadığını görünce bozulur. “Bari göndereceğin kitap benim istediğim gibi olsun” der.
Bunun da gerçekleşmediğini görünce, Allah’ın kitabını kendi görüşleri doğrultusunda okumaya başlar. İnsanın Allah’a karşı bu cüret ve cesaretini Kuran da takdir eder (!), “bunlar ateşe karşı ne kadar da cesurlar (!)” der.
Yüce Allah her şeyde olduğu gibi indirdiği kitaplar için de bir ölçü koymuştur. Onun gösterdiği usule göre okuma yapmayanlar Allah’ın kitabına her şeyi söyletirler. Kitabın “Kur’ân” yani “anlam kümeleri” şeklinde indirildiğini, anlam kümelerinin de Arap diline göre oluşturulduğunu biliyoruz. Yüce Allah, ayetler arasında kurduğu bağlantıları görebilelim diye son kitabı fasih bir Arapça ile indirmiştir. O şöyle buyurur:
حم وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ إِنَّا جَعَلْنَاهُ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لَعَلَّكُمْ تَعْقِلُونَ
“Ha. Mim. Açık olan bu kitaba yemin olsun. (Ayetler arasındaki) bağlantıları kurasınız diye (fasih bir) Arapça (ölçü alınarak oluşturulmuş) anlam kümeleri şekline soktuk.” (Zuhruf 43/1 vd.)
Dr. Fatih Orum
Yayımlandığı Yer: Kitap ve Hikmet Dergisi, Ocak-Şubat-Mart 2020, Sayı: 28, s.50-60
Yazıyı görüntülemek için linke tıklayın: fatih-orum-kh-28-sayi-nasil-bir-kuran-arzu-ederdiniz