NEYİN SAVAŞI?
2011’den bu yana Suriye’de 300.000’den fazla insan öldü. Beş milyondan fazla mülteci yuvalarını terk etti. Milyonlarca insan açlık ve sefalet içerisinde yaşam mücadelesi veriyor. Halen yüz binlerce mülteci bu cehennemden kaçabilmek için hayatlarını tehlikeye atıyorlar.
Peki ne için?
Zalim Esed devrilsin, Suriye halkı daha iyi bir hayat yaşasın diye.
Üç yüz bin insan öldü! Peki, Esed devrildi mi? Peki, Suriye halkının durumu 2011 öncesinden daha mı iyi?
Hayır!
Hadi onu geçtim; bugün Esed ölse Suriye’de savaş bitecek mi?
Hayır! Belki daha da şiddetlenecek. Çünkü şuan Suriye’de en baskın güç IŞİD.
O halde yüz binlerce insan neden hayatını kaybetti? Milyonlarca insan neden hala acılar içerisinde yaşamak zorunda? Masumlar neden karaya vurmaya devam ediyor? Bu neyin savaşı Allah aşkına?
Bir adam için mi milyonların hayatı karardı?
Suç kimde söyler misiniz? Şimdi kimse cihad edebiyatı yapmaya kalkmasın. Bir toplumda tepedekine darbe yapmakla devrim olmaz. Mısır’da, Tunus’ta, Libya’da ne değişti? Daha mı refah içerisindeler şuan? Devrim ancak tabanı dönüştürmekle olur. Devrim basamak basamak tabandan zirveye doğru gerçekleşmelidir.
Sahi biz Kur’an’ı bilmiyorduk değil mi? Sahi biz sünnet diyince, Nebi’nin örnekliği deyince sadece sakal bırakmayı anlıyorduk değil mi?
Allah Rasulü Mekke’de acı ve eziyet içerisinde yaşadığı on üç yılda, hangi Kureyş liderine darbe yapıp indirmeye çalışmış? Pek çok Müslüman işkenceler içerisinde öldürülürken, nebimiz hangi direniş örgütünün başında Mekke sokaklarında iç savaş yapmış? Bilmiyorum Nebi’nin bu örneklikleri bizim için bir anlam ifade ediyor mu?
Ama onun devrimi Kureyş yönetimini hedef almıyordu. Onun devrimi tabanı hedef alıyordu, tavanı değil. Tüm acı ve eziyetlere sabır ve güzellikle katlanıp, Allah’ın mesajını yaymaya ve hayata geçirmeye özen göstermekti cihad.
Cihad buydu.
Bizim amacımız toplumu dönüştürmek mi yoksa devletleri ele geçirmek mi?
Vallahi Allah Rasulü’nün asla iktidarları ele geçirmek gibi bir hedefi olmadı. O, Mekke liderlerine daima şunu söyledi:
“Bu mesajı size iletmeme karşılık sizden hiçbir şey istemiyorum.”
Sonunda Allah Rasulü’nün tabandan başladığı devrim süreci mevyelerini verdi ve o, Medine’de bir çekirdek toplum oluşturmayı başardı. Bu çekirdek toplum da onu lider kabul etti. Nebi, hiçbir iktidarı ele geçirmedi. O bir toplum yarattı, o toplum da onu iktidara uygun gördü.
Şimdi kimse bana devrim, direniş, cihad edebiyatı yapmasın. Ölen üç yüz bin insanın, karaya vuran masumların hesabını kim verecek bunu söyleyin!
Allah’ın şu yüce kelamı ile sözümü bitiriyorum:
“…Bir toplum kendini değiştirmedikçe, Allah o toplumun halini değiştirecek değildir...” Ra’d Suresi (13/11)
Vedat Yılmaz’ın kaleme aldığı bu yazı, 6.9.2015 tarihinde Fıtrat Haber sitesinde yayımlanmıştır.