Nuh Tufanı İle İlgili Değerlendirmemiz

“Bakara Suresi’nin 31. ayetine göre Allah, Âdemi yarattığı zaman ona bütün isimleri, varlıkların ne işe yaradığını en ayrıntılı şekilde öğretmişti. Alak Suresi’ne göre de bunları Âdem’e yazıyla öğretmişti.

Dolayısıyla Âdem Aleyhisselam her ihtiyacını üretebilecek bilgi ve donanıma sahipti. Nuh Aleyhisselam onun soyundandır.  Nuh suresinin 15 ve 16. ayetlerinde, başka hiçbir ayette olmayan şu ifadeler vardır:

“(Allah’ın) Yedi kat göğü tabaka tabaka nasıl yarattığını görmediniz mi? Onların içinde Ay’ı ışık yansıtıcısı, Güneş’i de ışık kaynağı yapmıştır.”

Bizim görebildiğimiz gök, birinci kat göktür. Onlar ise bunun ötesini de görmüşler. Bu, onların uzay konusunda, bugün bilinmeyen bilgilere sahip olduklarını gösterir.

Nuh aleyhisselam gemiyi, her hayvandan birer çifti yerleştirecek şekilde yapmıştır. Bu, geminin hayallerin ötesinde bir büyüklüğe sahip olmasını gerektirir.

Sonra yerden sular fışkırmış, gökten yağmurlar yağmış, çok büyük bir su yığını ve dağlar gibi büyük dalgalar oluşmuş. Nuh aleyhisselam insanları gemiye almış. Gemi o dalgalardan biri içinde hızla sallanmaya başlamış. Tam bu sırada bir kenarda duran oğluna: ‘Oğlum gel, bizimle beraber sen de bin.’ demiş. Sonra aralarına bir dalga girmiş ve oğlunu boğmuş.

Burada önemli bir meal hatası yapılıyor. Deniyor ki “Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında akıp giderken Nuh oğluna seslendi”.  Mesela Diyanet’in meali şöyledir:

“Gemi, dağlar gibi dalgalar arasında onları götürüyordu. Nûh, ayrı bir yere çekilmiş olan oğluna, “Yavrucuğum, bizimle beraber sen de bin, inkârcılarla birlikte olma” diye seslendi.

O, “Ben, kendimi sudan koruyacak bir dağa sığınacağım” dedi. Nûh, “Bugün Allah’ın rahmet ettikleri hariç, O’nun azabından korunacak hiç kimse yoktur” dedi. Derken aralarına dalga giriverdi de oğlu boğulanlardan oldu” (Hud 11/42-43)

Dağlar gibi dalgalar arasında akıp giden gemi ile kıyıda bulunan biri arasına, gemidekilerin de gördüğü bir dalga nasıl girer de Nuh’un oğlunu alıp boğar. Böyle bir durumda araya binlerce dalganın girmesi, gemidekilerin kıyıyı görememesi gerekir.

Diğer yandan dağlar gibi dalgalar arasından akıp giden gemiden karada olan birine seslenmek de mümkün olmaz. Böyle bir gemiye, kıyıda olan birini almak da imkansızdır.

Hâlbuki ayette dalga çoğul değil, tekildir. Bütün bu anlam kaymaları, onu çoğul yapmaktan kaynaklanıyor.

Bu meali doğru sayan biri, Nuh’un kendi sesi ile oğluna seslenemeyeceğini anlar. Yapacağı tek şey sesini ona nasıl ulaştırdığını tahmin etmek olur. Ayetler bu şekilde meallendirilince televizyonda konuşan zatın, bu görüşmenin cep telefonu ile olduğunu söylemesine şaşırmamalıdır. Nuh aleyhisselam, böyle bir durumda oğlunu gemiye çağırıyorsa onu bir vasıta ile oraya alabilmesi gerekir. O zatın bu aracı, insansız hava aracı şeklinde hayal etmesi de normaldir.

Burada hata, yorumu yapandan değil o yoruma sebep olan yanlış meallerden kaynaklanıyor.

İlgili ayetlerin doğru meali şöyledir:

“Sonunda emrimiz çıktı ve geminin tandırı[1]kaynadı. Nuh’a dedik ki: “Erkekli dişili her türden birer çifti ve hakkında önceden karar çıkan kişi dışındaki aileni, bir de inanıp güvenenleri gemiye bindir.” Onunla birlikte inananlar pek az sayıdaydı.

Nuh dedi ki “Haydi binin. Geminin akıp gitmesi de demir atması da besmeleyle olacaktır. Benim Rabbim çok bağışlar, ikramı da boldur.”

Gemi, dağlar gibi bir dalganın[2]içinde, onları (bir o tarafa bir bu tarafa) sürüklüyordu. Nuh, kenarda duran oğluna seslendi: “Yavrucuğum, bizimle birlikte sen de bin, kâfirlerle beraber olma.”

Dedi ki “Bir dağa sığınacağım, o beni sudan korur.” Nuh dedi ki “Bugün Allah’ın ikram ettikleri dışında O’nun emrinden koruyacak biri yoktur.” Aralarına bir dalga girdi ve o da boğulanlara karışıp gitti.” (Hud 11/40-43)

__________________________________________

[1] Tennur = التنور tandır demektir.(Lisan’ul- Arab) Geminin tandırının kaynaması, onun buharlı gemi olduğunu ve harekete hazır hale geldiğini gösterir.

[2] Dalga diye tercüme ettiğimiz mevc =مَوْجٍ kelimesi tekildir. Demek ki gemi henüz demir almamış ama çok büyük bir dalga gemiyi sallamaya ve içindekileri sağa sola savurmaya başlamıştı.

Abdülaziz Bayındır’ın kaleme aldığı bu yazı, www.suleymaniyevakfi.org sitesinde 08.01.2018 tarihinde yayımlanmıştır.