Phillips Eğrisi & Faiz & Enflasyon
Phillips eğrisi, ekonomide enflasyonla işsizlik arasında ters yönlü ilişki olduğunu anlatan bir ekonomik analizdir. Yeni Zelandalı iktisatçı A.W. Phillips tarafından İngiltere ekonomisi üzerinde yapılan bir araştırma sonucunda geliştirilmiştir. Phillips eğrisi analizinin ortaya koyduğu iddiaya göre; enflasyon düştüğünde işsizlik oranı da yükseliyor. Yani tam tersinden bakarsak eğer işsizliğin düşük düzeylere inmesi isteniyorsa enflasyonun kısa dönemde biraz yukarı yönelmesine göz yummak gerekiyor. İşsiz insan sayısı azaldıkça işçi ücretleri artıyor. Artan işçi ücretleri üretilen ürünlerin maliyetlerine ve dolayısı ile fiyatlarına yansıyor. Bu durum enflasyona sebep oluyor.
Dünya çapında faizlerin seyrini belirleyen FED (Amerika Merkez Bankası) para politikasını bu Phillips eğrisine göre belirler. Faizli borca dayalı kapitalist düzene göre işsizliğin belli bir orandan daha fazla azalması ekonomi açısından olumsuz bir göstergedir(?!). İşsizliğin azalmasının ücretlerde artışa dolayısı ile ekonomide ısınmaya yol açacağını ve buna mani olabilmek için faizi artırmak gerektiğini iddia ederler.
Geçen cuma (2.11.2018) açıklana son Amerikan Tarım Dışı İşsizlik verisine göre Amerika’da bir ayda 250.000 kişilik yeni istihdam yaratılmış. Amerika’da her ay 100.000 kişilik yeni istihdam yaratılması o ay işgücüne yeni katılan kişi sayısını dengeliyor. Dolayısı ile 250.000 çok güçlü bir veri. Bu verinin 3 aylık seyrine baktığımız zamanda ortalamanın 200.000 civarında olduğunu görüyoruz. Son bir yıla bakınca karşımıza 165.000 civarında bir veri çıkıyor. Bu güçlü rakamlara bakınca Amerikan ekonomisinin gücünü görüyoruz.
Türkiye’de ise durum biraz farklı. Bizde ücretler ve enflasyon arasında çok güçlü bir bağlantı yok çünkü milli gelirimizin yaklaşık olarak %30’unu ücretler %70’ini rant (faiz,kira vb.) oluştururken Amerika’da milli gelirin %70’ini ücretler oluşturuyor. Dolayısı ile Amerika’da ücretler arttığı zaman bir süre sonra enflasyon muhakkak artar. FED bu güçlü istihdam artışının ücretlere yansıdığını görürse faiz artırımlarını hızlandırır ve enflasyonu frenlemeye çalışır.
FED faizleri hızla artırırsa bizim gibi yüksek oranda borçlanma ihtiyacı olan gelişen ülkelerin ve bu ülkelerin şirketlerinin borçlanma maliyetleri artar. Geçmiş verilere baktığımız zaman FED faiz artırdığı zaman gelişen ülke paralarına karşı Dolar da değer kazanıyor. Dolayısı ile hem borç bulmak zorlaşıyor ve hem de bulunabilen borcun maliyeti artıyor. Bu maliyeti karşılayabilmek için bu ülkelerin şirketleri daha az üretmeyi göze alarak işçi çıkarmaya başlarlar. Tüm bunların sonucunda faizler artar, işsizlik artar, enflasyon artar ve büyüme düşer.
Olayları özetle tekrar sıralayalım: son bir yılda %0 (yüzde sıfır) olan faizler Amerikan ekonomisinde büyümeye ve işsizlikte çok önemli bir azalmaya sebep oldu. Yani ekonomi sıfır faiz ile büyüyor ve insanlar iş bulabiliyorlar. Kapitalist düzenin mantığına göre bu durum yüksek enflasyona sebep olacak bir ısınma getiriyor. Isınan ekonomiyi soğutmak için FED bir süredir faiz artırıyor. Bunun sonucu olarak borçlu ülke ekonomileri bu borçlarını yeniden borçlanarak döndürebilmek için daha yüksek bir maliyet ile karşılaşıyorlar. Bu maliyete katlanabilmek için işçi çıkarmak zorunda kalıyorlar. Buna ek olarak yüksek borçlanma maliyetlerini fiyatlarına yansıttıkları için enflasyon yükselmeye başlıyor.
Sonuç: sıfır faiz yüksek büyüme ve düşük işsizlik, yüksek faiz ise düşük büyüme, yüksek işsizlik ve yüksek enflasyon.
Bakara 2/276 Allah, faizli işleri dara sokar, sadakaları/zekâtı büyüme aracı yapar. Allah, âyetleri görmezlik eden suçluların hiçbirini sevmez.
Günün Sözü: Erdoğan: Faiz sebep enflasyon sonuçtur.
Ömer Mahmut Kuzanlı