Sadakat ve Güven!
Hayatın ve ölümün imtihan için olduğunu vurgu yapan [1] yaratıcı, nasıl yaratıldığına atıf yaparak “Yaratan Rabbin adına yarattığı kâinatın ve indirdiği kitabının okunmasını istemiştir. Çünkü O yarattıklarına bilmediklerini öğretecektir.[2] Atık pis bir sudan yarattığını, düşünmek için kulak, göz ve kalp verdiğini belirtecek, şükretmek için doğru yolu gösteren kılavuzlar gönderecektir.[3] Doğru yolun doğru yolcularını bekleyen birçok zorluklar vardır. Bütün bu zorluklar ile nasıl başa çıkılacağını bu kılavuzunda yaşanmış örneklerle tek tek anlatacaktır.
Eş ile Hz. Nuh, Lut ve Firavunun saliha eşi Asiye
İffet ile Hz. Yusuf ve Meryem
Baba ile Hz. İbrahim
Hastalık da Hz. Eyyüb
Nefisler ile Hz. Yunus
Dünya nimetleri ile Hz. Süleyman
Evlatlar ile Hz. Yakup
Kavim ile Hz. Musa ve diğer bütün nebiler
Allah’a itaatsizliği ile şeytanla aynı suçunu işleyen insanlığın ilk anne ve babası Adem ve Havva
Maddi gücünü kendindeki bilgiden dolayı aldığını iddia eden ve parasıyla yerin dibine geçirilen Karun.
İnsanın en hassas noktası olan dini anlayışı kullanarak, bilgisini öne koyarak helal ve haram koyma yetkisi olduğunu düşünen Haham, makamının verdiği güce dayanarak insanlara zulmeden Firavun ve Nemrut’u örnek vermiştir.
Gururunu ve kendi tercihini Hakkın isteğine tercih edişin yaratılanı ne hale getirdiğini, hata yaptığını lanetlenerek kovulmasından anlayan ama inadından dönmeyip af dilemesi gerekirken kıyamete kadar ömür dileyen[4] iblisin örnekliği verilmiştir.
Bütün bu örneklikleri Nebilerin mührü hükmünde olan.[5] Nebi-Resul Hz. Muhammed‘in diliyle sunan Hak Teala belagat da üstün olan, birbirleriyle hacıları yedirmek ve yardım etmek için yarışan, Kabe‘nin örtüsünü değiştirmeyi şeref bilen, namaz, orucu, zekatı bilen, hac ibadetini yapan bir topluma inen kitabı ile öğretmiştir.
Allah (c.c.) vaadinde duran, yakını yani dünyayı birçok güzellikler ile donatandır. Yarattıklarında bir bozukluk, çatlaklık yoktur.[6] Her yaratılanı ve önce güzellikleri yarattığı insanın hizmetine sunmuştur. O Rahmandır. Rahmeti bol olandır. Yarattığından kıskanmadan verendir. Ahireti de yaratandır. Gözlerin gördüğü ve yalanlamadığı bütün güzelliklerden çok daha fazlasının içinde olduğu cenneti de sadece inanan, güvenen, teslim olan, sadakati tam olan, Allah’ın hududunu bilen ve çiğnemeyen itaatkar kulları için hazırlamıştır.
Cenab-ı Hak bütün insanların tek tek imtihan edileceği, sorularının ve cevabının içinde olduğu kitabında[7] şöyle buyurmuştur;
“Tevbe eden, Allah’a kul olanlar, işlerini iyi yapanlar, gezip görenler, rüku edenler, secde edenler, iyiliği isteyenler, kötülüğe engel olanlar ve ALLAH’I KOYDUĞU SINIRLARI koruyanlar var ya Sen böylesi mü’minleri müjdele.“ (Tevbe 9/ 112)
Kim Rahman’ın zikrini görmezlikten gelirse başına şeytan ve şeytanlaşmış insanlardan sarılacağı, onun arkadaşı olacağı, doğru yolun yolcusu olduğunu sanacağı bir gerçektir.[8] Tarih boyunca herkes kendi görüşünün tek doğru olduğunu, kendisi gibi düşünmeyenlerin helak olacağını düşünmektedir.
Kendi doğrularını ayetlerle ve hadislerle sabitleştirip, sempazitanlar bulma gayreti içindedir. Hatta kendi doğrularının en doğru olduğunu ispat etmek için Allah’a dualar edip, bu şekilde düşünmeyenlerinin “evlerine ateşler düşsün„ diye beddualar bile yapabilmiştir. Halbuki hiçbir Nebi-Resulün hayatında bu şekilde beddua yoktur.
Hasılı Kelam; Sadakatin olmadığı yerde ne iman, ne teslimiyet, ne de güven vardır. Hidayet doğru yol demektir. Hidayet ise sadık olanlar, Rahman’dan görmeden korkanlar, korunanlar ve güvenenler içindir. Sadık olmak, Allah yokmuş gibi yaşamak değildir. Ahiret, hesap, cennet, cehennem, ceza günü, borçluların borcunu ödediği gün vardır. Asıl mesele aciz bir mahluk olunduğu göz önüne alınarak sahip olunduğu sanılan her şeyin sahibinin yaratan olduğu bilincidir.
Ves-selam…
Asiye Türkan’ın kaleme aldığı bu yazı, Fıtrat Haber sitesinde 29.3.2017 tarihinde yayımlanmıştır.
________________________________________
[1] Mülk 67/2
[2] Alak 96/1-5
[3] İnsan 76/1-3
[4] Araf 7/14
[5] Ahzab 33/40
[6] Mülk 67/3-4
[7] Zuhruf: 43/44
[8] Zuhruf 43/36-37