VERİLER ve ANKETLER NE DİYOR?
Eylül, Ekim ve Kasım aylarından açıklanan verilere dikkatlice baktığımız zaman ekonominin kısmen bir durgunluğa girdiğini söylemek mümkün.
Verilere TÜİK tarafından açıklanan işsizlik verisi ile başlayalım:
İşsiz oranı 2018 yılı Ağustos döneminde 0,5 puanlık artış ile %11,1 seviyesinde gerçekleşmiş. Ekonominin en canlı olduğu (turizm ve tarım sektörünün en canlı olduğu dönem) Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarını kapsayan bu çalışmada işsizliğin yükselmiş olması olumlu bir haber olmamakla birlikte gelecek dönem içinde olumlu bir gösterge değil.
TÜİK’in açıkladığı İnşaat Maliyetleri Endeksi’ne göre ise inşaat maliyetleri aylık % 5.88 yıllık % 39.66 oranında artarken 2017 yılı Ağustos ayında 120.000 olan toplam konut satışı 2018 yılı Ağustos ayında 105.000 olarak gerçekleşti. Yeni konut fiyatlarındaki artış ise %9.03 olarak gerçekleşirken maliyet artışlarının konut fiyatlarına yansıtılamadığını görüyoruz.
İyi haber tüketici güven endeksinden geldi. Bloomberg HT Tüketici Güven Ön Endeksi Kasım ayında bir önceki aya göre artarak 74,70 değerini almış. Buna göre tüketicinin hem mevcut durum algısında hem de geleceğe yönelik beklentilerinde iyileşme görülüyor.
TCMB’nin düzenlediği ankete göre cari yıl (2018) sonu TÜFE beklentisi Kasım 2018’de, bir önceki anket dönemine göre yükselerek yüzde 24,22’den yüzde 24,45’e çıktı. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi aynı dönemde yüzde 17,03’ten yüzde 17,38’e, 24 ay sonrası TÜFE beklentisi de yüzde 12,70’den yüzde 12,97’ye yükseldi. Faizlerde ve kurlarda yaşanan olumlu gelişmelere rağmen enflasyon beklentilerinin yükselmeye devam ettiğini görebiliyoruz.
Aynı ankette göre GSYH 2018 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 3,2 iken, bu anket döneminde yüzde 3,1 olmuştur. 2019 yılı büyüme beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 1,9 ve yüzde 1,6 olarak gerçekleşmiştir. Yani büyüme beklentilerinin olumsuz bir seyir izlediğini görebiliyoruz.
Enflasyonda artış yönünde bir beklenti varken büyümede azalış yönlü bir beklenti yani stagflasyon beklentisinin hakim olduğu bir anket sonucu ile karşı karşıyayız.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)’in açıkladığı,2018 yılı Eylül ayı Sanayi Üretim Endeksi verisine göre sanayi üretimi bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,7 azaldı.
Yine TÜİK tarafından açıklanan Eylül ayı Perakende Satış Endeksleri verilerine göre; Eylül ayında perakende satış hacmi yüzde 3,4 düşüş gösterirken, ciro yüzde 22,5 yükseldi. Satışlardaki azalışa rağmen cirodaki yükselişte fiyat artışları etkili oldu.
Son olarak bugün (6.11.2018) kapasite kullanım oranı açıklandı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndan (TCMB) yapılan açıklamaya göre İmalat sanayisi genelinde kapasite kullanım oranı, kasımda bir önceki aya göre 1,3 puan azalarak yüzde 74,1 seviyesine geriledi.
Finansal piyasalar ise bu olumsuz tablo ile farklı bir seyir izliyor. Yani ekonomideki gidiş finans piyasalarındaki gidişten çok farklı bir görünüm sunuyor. Sanayi üretimi tepe taklak giderken işsizlik ve enflasyon artıyor. Cari açıktaki düşüş ise sanayi üretimindeki düşüş ile birlikte düşünüldüğünde olumlu olmaktan çok olumsuz bir gidişin göstergesi olarak çıkıyor karşımıza. Bu ikisinin ardından ciddi bir büyüme düşüşü gelecek. Finans piyasaları elbette ekonomideki yansımaları kapsar ama ekonomide olup bitenlerin tam olarak ortaya çıkması zaman alır.
Zor günler geçiriyoruz ancak umutsuz olmamak lazım. Türk ekonomisi dinamik bir yapıya sahip. Mevcut durumu iyi analiz edilip gerekli önlemler alınırsa hem bu durumdan daha hızlı çıkabiliriz hem de gelecekte tekrar bu gibi durumları yaşama ihtimalimizi düşürürüz. Bu önlemleri alabilecek güçte bir siyasi iktidarımız var. Yeter ki faizsiz finans yöntemleri üzerinde yeterince kafa yoralım ve bu yöntemleri sağlıklı bir şekilde hayata geçirecek çalışmalara hız verelim.
Ömer Mahmut Kuzanlı